32,7863$% 0.34
35,5367€% 0.33
2.492,12%0,57
4.058,00%0,27
16.261,00%0,28
2.363,41%0,19
10.879,01%0,14
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM grup toplantısında, cezaevleri ziyaretleri, Muharrem Ayı, Fransa seçimleri, adalet ve Türkiye’nin iç-dış siyasetlerine ilişkin çeşitli açıklamalarda bulundu.
Bakırhan, cezaevlerinde Ali Ürküt, Günay Kubilay gibi isimlerle gerçekleştirilen ziyaretlerde, tutukluların yaşam şartları ve hak arayışlarını değerlendirdiklerini belirtti.
Ayrıca, Muharrem Ayı’nın başlangıcını işaret ederek, Alevi yurttaşların yas oruçlarını ve Hz. Hüseyin’in onurlu mücadelesini vurguladı.
Bakırhan, Fransa Parlamentosu Seçimleri’nde başarı elde eden Yeni Halk Cephesi’ni kutladı ve bu muvaffakiyetin, yükselen aşırı sağa karşı sol bir alternatifin kıymetini gösterdiğini dile getirdi. Eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin derinleştiği bir periyotta, özgürlük ve demokrasi gayretinin enternasyonalist dayanışma ile zafer kazanacağına olan inancını ifade etti.
Tuncer Bakırhan, Türkiye’nin Suriye ve Rojava siyasetlerini yeniden değerlendirmesi gerektiğini belirtti. Bakırhan, iktidarın peşinden gidilmemesi gerektiğini ve aksi takdirde AKP-MHP iktidarının bataklığına saplanılacağını vurguladı. Toplumun, Suriye’de Kürtlerin tasfiyesini ve suç örgütlerinin desteklenmesini istemediğini, Türkiye’deki Suriyelilerin özgürce topraklarına dönmesini arzuladığını ifade etti. Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye halklarıyla kalıcı barışı sağlamak için Esad ile görüşmelere karşı olmadıklarını, lakin gerçek barışın bölgedeki Kürt halklarının iradesinin tanınmasından geçtiğini belirtti. Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanabilmesi için, Şam, Bağdat, ve Tahran’da değil, Diyarbakır, Kobani, Hewler ve Kirmanşah’ta barış arayışına gidilmesi gerektiğini söyledi.
Cezaevleri ziyaretleri
“Son vakitlerde gerçekleştirdiğimiz cezaevi ziyaretlerinde Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Bülent Parmaksız, Alp Altınörs ve Doğan Erbaş gibi isimlerle bir araya geldik. Bu ziyaretlerde, onların yaşam şartları ve hak arayışları üzerine değerli görüşmeler gerçekleştirdik.
Muharrem Ayı
Aynı zamanda, Muharrem Ayı’nın başlamasıyla birlikte Alevi yurttaşlarımız 12 gün sürecek yas oruçlarına başladılar. Bu ay, Hz. Hüseyin’in onurlu mücadelesini ve Kerbela’nın mazlum halkların direnişinin sembolü oluşunu hatırlatıyor. Hüseyni çizgide, geçmişten bugüne zulüm ve işkence görenlerin anılarına hürmetle eğiliyor, oruçlarının Hakk katında kabul olmasını diliyoruz.
Fransa Seçimlerinde Yeni Halk Cephesi’nin başarısı
Hafta sonu gerçekleşen Fransa Parlamentosu Seçimleri’nin ikinci turunda, Yeni Halk Cephesi’nin elde ettiği başarıyı samimiyetle kutluyoruz. Yükselen aşırı sağ dalgaya ve faşizme karşı sol alternatifin birlikte elde ettiği bu başarı, hepimize moral ve umut vermiştir. Eşitsizliklerin, adaletsizliklerin ve şiddetin derinleştiği bu periyotta, özgürlük ve demokrasi uğraşı yürüten bizler, enternasyonalist dayanışmayla kesinlikle başaracak, mutlaka kazanacağız.
Fransa seçimleri
Hafta sonu yapılan Fransa Parlamentosu Seçimleri’nin 2. turunda başarı kazanan Yeni Halk Cephesi’ni samimiyetle kutluyorum. Yükselen aşırı sağ dalga ve faşizme karşı sol alternatifin birlikte olarak elde ettiği başarı, hepimize moral olmuş, umut vermiştir. Eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, şiddetin derinleştiği bu periyotta özgürlük ve demokrasi çabası yürüten bizler, enternasyonalist dayanışmayla kesinlikle başaracak, kesinlikle kazanacağız.”
Kayyımlar, İradeye Hürmet Yürüyüşü ve DEM Parti’li belediyelerin hizmetleri
Hakkâri belediyemize kayyım atandığından bu yana ayaktayız. Haftalardır, Kürt halkı ve Türkiye’nin demokratik kamuoyu, kadınlar, sol-sosyalist güçler kayyım gaspına karşı alanlarda ve yollarda direniyor. Kayyımın atandığı ilk günden itibaren belediyelerimizin önünde nöbet tuttuk. Her yerde halkımızla birlikte irademize hürmet gösterin diye sesimizi yükselttik.
İradeye Hürmet Yürüyüşü ile ülkenin dört bir yanından demokrasi savunucusuyla Van’da buluşarak Hakkari’ye yürüdük. Başta kadınlar olmak üzere genç yaşlı demeden kilometrelerce yürüyerek Van’dan Hakkâri’ye ulaştık. İradeye Hürmet Yürüyüşü kayyım gaspına karşı uğraşımızın sadece bir ayağıdır ve gayretimizi gün geçtikçe daha da büyütmeye kararlıyız.
Şeyh Bedreddin bir gün kervanı ile yolda giderken önü kesilir ve ‘nereye gidersin’ diye sorulur. Bedreddin bu soruya ‘Hakikate gideriz’ diyerek yanıtlar. İşte bizim yürüyüşümüz de hakikate yürüyüştür. Kayyım coğrafyamızın hakikatine ve ruhuna terstir. Kayyım rejimi iflas etmiştir. Sanmayın ki gün geçer, kayyım gaspı olağanlaşır. Kayyım rejimini asla kabul etmeyecek, kanıksamayacağız.
Kısa zamanda belediyelerimiz binlerce kedere deva oldu. Halkın sorunlarını bir bir çözüyorlar. Birkaç örnek vermek istiyorum. Şanlıurfa Halfeti Belediyemiz biz aldığımızda 460 milyon TL borcuyla borç batağındaydı. Sadece üç ayda talanı, haramı, israfı kestik ve 856 bin TL kasada kaldı.
Ergani Belediyemiz, çocuklara Kürtçe boyama ve hikaye kitapları dağıtıyor.
Sırtköy belediyemiz sadece üç ayda alt yapı sorunlarını bitirmek üzeredir.
Balveren beldesinde yaşayan halk, geçimini hayvancılıkla sağlıyor. Halkın geçim kaynağı sürsün diye belediyemiz ücretsiz hizmet vermek üzere çoban istihdamı yaptı.
Siirt Belediyemiz açlık ve yoksullukla mücadele için 4 çeşit yemeğin 100 TL’den verileceği Kent Lokantası’nı hizmete açtı.
Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediyelerimiz sadece kadınlara yönelik JİNKART uygulaması başlattı.
Tatvan Belediyesinin evvelki yönetimi kenti çöp yuvasına çevirmişti. Daima diyoruz ve Tatvan’da bir daha gördük. Daha önce de söylediğimiz gibi AKP belediyeciliği çöp ve moloz belediyeciliğidir.
Ekmek ve Adalet Kampanyası
Değerli arkadaşlar, şu anda halkımızın sofrası yangın yerine dönmüş durumda. Milyonlarca insanımız sefalet içinde yaşamak zorunda bırakılırken, bir avuç savaş baronu, rantçı ve sermayedar halkın geleceğini yağmalamaya devam ediyor. AKP iktidarında, TÜİK dataları dahi yoksul ile zengin arasındaki uçurumun 15 kat arttığını gösteriyor.
Asgari ücretliler ve emekliler, açlık sınırının bile altında bir gelirle geçinmek zorunda. Açlık sınırı 19 bin TL iken, asgari ücret maalesef sadece 17 bin TL. Yaklaşık 9 milyon emeklimiz, açlık sınırının yarısı olan 10 bin TL maaşla yaşam uğraşı veriyor.
Kendi kendilerine icat ettikleri “kök maaş” bahanesiyle 4 milyon emekli enflasyon farkını bile alamıyor. Bu durumu asla kabul edemeyiz. Enflasyon kök maaşı dinlemiyor, siz nasıl 4 milyon insanı açlığa mahkûm edebiliyorsunuz?
2016 yılında bir emekli maaşı, asgari fiyattan yüzde 66 fazla iken, bugün yüzde 28 daha düşük. Bu, işçi ve emeklilere bu iktidarın reva gördüğü yaşam usulü. 2024’ü “Emekliler Yılı” olarak ilan ettiler ama kimin için özel yıl ilan etseniz o kesiti perişan ediyorsunuz. Allah aşkına, 2025’i Sermaye Yılı ilan edin de, biraz da onlar nasibini alsın.
TÜİK, Saray’ın isteğiyle enflasyonu düşük göstererek 20 milyon emekli ve işçinin alacağı zammı gasp etti. TÜİK eliyle asgari ücretliye, memura, emekliye hile yapıldı, kumpas kuruldu. Yazıklar olsun size. 20 milyon emekli ve işçiye hile yapıp, işiyle, aşıyla oynadınız.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, her gün yeni artırımlar açıklanıyor. Temmuzda asgari ücretliye zam yok ama çaya, akaryakıta, otogaza ve köprü fiyatlarına zam var. 21. yüzyılın başında bir ülke düşünün; barınma ve beslenme sorunu var ve bunu çözemiyor. İşte bu iktidarın gerçeği budur.
Ama merak etmeyin, biz buradayız. DEM Parti var. Bu sömürü sistemine karşı partimiz ‘Ekmek ve Adalet’ kampanyası başlatıyor. Kampanyamızın startını 19 Temmuz’da Mardin’de yapacağımız “Tarım Mitingi” ile vereceğiz.
DEM Parti olarak diyoruz ki: eşitsizliğe, yoksulluğa, irade gaspına, kadın katliamlarına, haksızlığa ve hukuksuzluğa mecbur ve mahkûm değiliz. Emek bizim, ekmek bizim, iş-aş-yaşam bizim. Bizim olanı geri alacağız. Ekmek ve adalet uğraşımızı birlikte yürüteceğiz.
2013 yılında sokak ortasında dövülerek katledilen Ali İsmail’in ölüm yıldönümü yarın. Ali İsmail şahsında Seyahat’te hayatını kaybeden tüm yoldaşlarımızı hasretle anıyoruz. Onların sadece anılarını değil, özgür demokratik bir ülke hayallerini de uğraşımızda yaşatacağız. Gezi davasından Kobane Kumpas davasına kadar bütün siyasi intikam davalarında aynı düşmanlığı görüyoruz.
Bu ülkede yargı hiçbir zaman bu kadar pervasız olmadı, bu kadar iktidar güdümüne girmedi. Evvelden göstermelik de olsa bir hukuk sisteminden söz edebilirdik. Fakat AKP iktidarıyla bu son buldu. İşte ekmek ve adalet arayışımız tam da burada başlıyor. Adaleti mahkeme koridorlarında bulamadığımız için halklarla birlikte sokakta aramaya başlıyoruz. Ekmeğimizi eşitsizliklere ve adaletsizliklere itiraz ederek kazanmaya çalışıyoruz.
Bakın işte, ekmeğe ve adalete el koymalarının son örneği geçen hafta Milli Eğitim Kurulunda kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifidir. Düşünün, öğretmenlerin yaşadığı ağır meselelere çözüm bulmak yerine yeni sorunlar ekliyorlar. Bu kanun teklifinde, öğretmeni koruyan, onu değerli hissettirecek hususlar olması gerekirken bilakis öğretmenleri tehdit eden, onları terbiye etmeye çalışan, cezalarla caydırmaya çalışan bir akıl var. Muhalif olanları fişleme ve eleme teklifi hazırlamışlar. İşte bu adaletsizliğe daima birlikte itiraz ediyoruz. Eğitimi bitmiş bir ülkeyi kimse kurtaramaz! Eğitim yoksa adalet de yoktur, gelecek de yoktur.
Her gün bir kez daha görüyoruz ki, ezilenler, işçiler, fakirler için hayat çabası ortaktır. Fakirlere ne adaletten ne de ekmekten pay düşüyor. İşte bizim kampanyamız tam da buna isyandır. Ülkenin her yanında birikmiş çabaları ortaklaştırmak ve kol kola yürümelerini sağlamak için yola çıkıyoruz.
Milyonlarca insanımız açlıkla mücadele ederken ve işsizlik giderek artarken, bazı çevreler ırkçılık ve milliyetçilikle yapay gündemler yaratıp halkın gerçek sorunlarını zehirlemeye çalışıyor. Bu kişiler, açlığı, yoksulluğu ve yargıdaki rüşvet ile kadrolaşmayı sembollerin ardına saklamak istiyorlar. Deniz Poyraz, Hrant Dink gibi isimlerin katledilmesi, Madımak’ta işlenen insanlık hataları da daima aynı sembollerle örtülmeye çalışıldı.
Emin olun, milliyetçilik ve ırkçılık maskesi altında halkın sorunlarını gizlemelerine asla izin vermeyeceğiz. Katliamların, adaletsizliklerin üstünü örtmelerine müsaade etmeyeceğiz. Vatan, millet, sakarya edebiyatıyla halkı soyanların gerçek yüzlerini çok iyi biliyoruz ve bunu herkese göstereceğiz.
Bu sahte milliyetçiler için vatan, mülk gaspı; bayrak, suç örtme aracı; marş ise hukuksuzluk yapma biçimidir. Gerçek yüzleri bu ve biz bu gerçekleri açığa çıkarmaya devam edeceğiz.
Dış politika ve Kürt meselesinde çözüm
Bildiğiniz üzere, uzun müddettir en çok savrulan dış politikaya sahip ülke Türkiye’dir. Suriye siyaseti bunun en önemli örneğidir ve ileride kitaplarda ders olarak okutulacak; dersin ismini da biz önerelim: “Kürt düşmanlığının ağır bilançosu!”
AKP iktidarı, Suriye’de Kürt halkına karşı önce İŞİD’le muhatap oldu, sonra ÖSO’ya sarıldı, şimdi ise Esad’ı davet edeceğim diyor. Daima söyledik, söylemeye de devam edeceğiz; Tahran’da, Bağdat’ta ve Şam’da muhatap arayarak ne Kürt meselesini çözersiniz ne de bölgesel barışa katkı sunarsınız.
Ana muhalefetin de AKP’nin Suriye siyasetine ortak olmaya eğiliminin arttığını yakından takip ediyoruz. Sayın Özel, “Esad’la Erdoğan arasında arabulucu olabiliriz” dedi. Buradan bütün kamuoyu önünde soruyoruz; Erdoğan’ın Esad’la “Kürt karşıtlığı” üzerinden kurmaya çalıştığı iştirake mı arabulucu olacaksınız? Yoksa ana muhalefet olarak Türkiye’de, Suriye’de ve tüm Ortadoğu’da Kürt halkının haklarını da savunacak mısınız?
Bu sebeple muhalefete tavsiyemiz, hem Suriye hem de Rojava siyasetini yeniden gözden geçirip iktidarın ardına takılmaması tarafındadır. Aksi takdirde bataklığa saplanan AKP-MHP’nin yanında siz de yer alırsınız.
Toplum Suriye’de Kürtleri tasfiye etmenizi istemiyor, suç örgütlerini desteklemenizi istemiyor. Toplum, Türkiye’de yaşamaya çalışan milyonlarca Suriyelinin özgür bir şekilde topraklarına dönmesini sağlayacak siyaseti istiyor.
Biz ilkesel olarak, Kuzey-Doğu Suriye halklarının ve Türkiye’nin, Esad’la görüşmesine karşı değiliz. Türkiye, Kuzey-Doğu Suriye halklarıyla kalıcı barışı sağlayacak siyaset üretmelidir. Ortadoğu’da barışı sağlamanın ilk adımı budur. Bu olmadığı sürece, Şam’la da, Tahran’la da Kürt zıtlığı temelinde kuracağınız ittifak er ya da geç çökecektir.
Çözüm; Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran’da savaş mekiği yürütmekle değil, Diyarbakır, Kobani, Hewler ve Kirmanşah’ta barışı aramakla olur.
Çözüm Kürt halkının iradesini tanımaktan geçer. Çözüm yıllardır Ortadoğu’nun barışını ve halkların bir arada yaşamasını savunan Sayın Öcalan ile görüşmekten geçer. Sayın Öcalan sadece Kürt sıkıntısının değil, bölge barışının da gerçek adresidir.”
Ak Parti, Erken Seçimi 2027’de Gündeme Alacak
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.