DOLAR

38,4540$% 0.09

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
EURO

43,7130% -0.15

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
GRAM ALTIN

4.051,35%-1,17

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ÇEYREK ALTIN

6.697,00%-2,25

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
TAM ALTIN

26.704,00%-2,25

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
ONS

3.282,45%-1,10

Created with Highcharts 8.2.200:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:0000:00
BİST100

9.432,55%-0,61

Created with Highcharts 8.2.210:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:3015:00
İmsak Vakti a 02:00
Bursa PARÇALI BULUTLU 11°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 38,4540

EURO 43,7130

ALTIN 4.051,35

BİST 100 9.432,55

İmsak 02:00

11°

‘Türkiye-Suriye Olağanlaşmasını İstemeyenlerin Başında İsrail Geliyor’

ad826x90

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, meclis konuşmasında Ankara ve Şam arasındaki normalleşme süreciyle ilgili kritik açıklamalarda bulundu. Rusya’nın, İran’ın ve Irak’ın arabulucuk eforlarıyla hız kazanması umulan normalleşme sürecine değinen Beşar Esad, herhangi bir ilerleme kaydedilemese de Türk askerlerinin Suriye’den tamamen geri çekilmesi gibi bir ön kurallarının bulunmadığını kaydetti. Esad, Türkiye’nin bölgedeki silahlı kümelere süren dayanağını kesmesini arzu ettiklerini ifade etti ve Türkiye ile müzakerelerin yol haritasını belirleyecek mutabakat zaptı imzalama konusunda olumlu düşündüklerini açıkladı.

Diğer yandan Türk basınında yer alan haberlere göre Türkiye, normalleşme için dört şart öne sürdü. Bu koşullar arasında 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına uyulması, Suriye’nin terör örgütlerinden arındırılması, mültecilerin geri dönüşü için kaidelerin oluşturulması ve insani yardımların sürmesi yer alıyor.

Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme sürecini, Suriye lideri Beşar Esad’ın açıklamalarını, Türk yetkililerin kullandığı ifadeleri, alandaki durumu ve Türkiye’nin dört kaidesini, Prof. Dr. Mehmet Yuva ile konuştuk.

‘Türkiye-Suriye olağanlaşmasını istemeyenlerin başında İsrail geliyor’

Prof. Dr. Yuva’ya göre Türkiye ve Suriye olağanlaşmasına karşı olanların başında İsrail geliyor. Suriye alanındaki terör örgütlerinin de Türk ve Suriye devletleri arasında müspet seyredebilecek her türlü gelişmeye karşı çıktığının altını çizen Yuva, diğer yandan Suriye’nin kaynaklarını sömüren sermaye odaklarının ve büyük bankaların da bu normalleşmeden rahatsız olacağını söyledi:

“Normalleşmeyi istemeyen kuvvetlerin başında İsrail geliyor. Suriye alanında mevcut olan silahlı örgütlerin de önemli bir kısmı Türkiye-Suriye normalleşmesinden yana değil. İsrail, Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşmeden en büyük zararı görecek taraftır. İsrail, esas itibarıyla Suriye’deki iç savaşı körükledi ve iç savaşa 2012’den itibaren doğrudan taraf oldu. Aynı şekilde İsrail’in Golan Dorukları, Şam, Halep bölgelerine hava saldırıları oldu ve İsrail, Suriye’deki terör örgütlerine önemli anlamda askeri ve lojistik destek sağladı. Birçok terörist, İsrail hastanelerinde tedavi gördü. Suriye ordusunun müdahale ettiği teröristlerin İsrail denetimindeki bölgelere sığındığını biliyoruz.

Netanyahu bu teröristler ile hastanede fotoğraf çekilmişti. Yani İsrail hem Suriye’nin güçlü bir orduya sahip olmaması hem de Suriye’nin komşuları ile arası bozuk olması için elinden geleni yapıyor. Suriye alanındaki örgütlerin çıkarları da İsrail’in çıkarlarına paralellik gösteriyor. Suriye devletinin meşruiyetinin uluslararası arenada tanınması, Suriye’nin Arap devletleri ile ortasını düzeltmesi, Arap Birliği’ne geri dönmesi ve bölgedeki en önemli ülkelerin başında gelen Türkiye ile normalleşme yaşanması elbet ki alandaki örgütleri rahatsız edecektir.

İsrail’in zayıflaması sonucu örgütlerin projeleri bertaraf olacağı gibi bu terör örgütlerinin tasfiye olacağı da çok açıktır. Özellikle sınır ticaretinden yarar sağlayan; mevcut askeri ortamı, anarşiyi, siyasi istikrarsızlığı vs. durumunu fırsata çeviren, silah, insan uyuşturucu kaçakçılığı yapan belirli gruplar var. Bunlar da normalleşmeden zarar görecektir. Suriye’deki yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan eden uluslararası şirketler ve bankalar da kayıp yaşayacaktır.”

‘Suriye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bulunduğu yerlerden çekilmesi halinde, Suriye ordusunun yaratılan boşluğu dolduracak kuvvete sahip olması gerekir’

Türk tarafının açıklamalarının 11 yıldır süren gergin ilişkiler çerçevesinde ele alınması gerektiğini ifade eden Mehmet Yuva, diğer yandan Suriye lideri Beşar Esad’ın açıklamalarının da belirli gerçekler göz önünde bulundurularak incelenmesi gerektiğinin altını çizdi. Özellikle basında yer alan ‘Suriye, Türk askeri çekilmeden masaya oturmayacak’ biçimindeki iddiaların doğru olmadığını öne süren Prof. Dr. Yuva, halihazırda TSK’nın çekilmesi halinde bölgede oluşacak otorite boşluğunu, 11 yıllık savaşta yıpranmış Suriye ordusunun dolduramayacağını belirtti:

“Sayın Savunma Bakanı’nın Suriye’ye yeni bir anayasa dayatması, seçimi ön koşul olarak görmesi gibi açıklamalar, son 11 yıldır olağandışı olan Türkiye-Suriye ilgileri çerçevesinde değerlendirilmeli. Hem Türkiye hem de Suriye alanında daima ısıtılan ve kamuoyunun önüne getirilen iki konu var. Birincisi, Suriye tarafının böyle bir olağanlaşmayı kabul etmesi için Türk askerinin Suriye’den çekilmesini istediği, aksi halde Türkiye ile masaya oturulmayacağı yönünde propagandalar da yapıldı. Ama Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın, Beşar Esad’ın vs. yaptığı açıklamaların muhtevasından koparıldığını ve kamuoyuna farklı aktarıldığın defalarca kez söylemiştim. Bu sebeple çeşitli tenkitlere maruz kaldım. Suriye tarafının yazılarımızı yalanladığı şeklinde açıklamalar yapıldı. Ancak daima ısrarla şunu söyledim: Suriye tarafının ve özellikle Suriye Dışişleri Bakanı Sayın Faysal’ın açıklamalarının dikkatle okunmadığını düşünüyordum.

Suriye Dışişleri Bakanı, kendileri ile görüşmeyen, diplomatik münasebet kurmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerini Suriye’de gayrimeşru telakki ettiklerini ifade etti. Bu ifade şöyle yorumlanmalıydı: Demek ki Suriye tarafıyla oturup konuştuğunuz zaman, görüşmelerde orta yol bulunabilir. Geldiğimiz noktaya bakarsak, yıllardır söylediğimizi Beşar Esad artık açıkça ifade ediyor. Neden? Çünkü aklın yolu bir. Suriye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bulunduğu yerlerden çekilmesi halinde, Suriye ordusunun yaratılan boşluğu dolduracak kuvvete sahip olması gerekir. Halbuki Suriye ordusunun 10 yılı aşkın savaşta ne kadar yıprandığına bakarsanız, yaratılacak boşluğu Suriye ordusunun hızlıca doldurup asayişi tesis etmesi kolay olmayacaktır. Sahada on binlerce silahlı terör örgütü mensubu var. Sahada ABD var.

ABD’nin silahlandırıp desteklediği örgütler var. Suriye ordusunun bu kümelerle ve örgütlerle tek başına savaşması ve otorite boşluğunu doldurması mümkün olmayacaktır. Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşmede bu konunun kesin olarak görüşüleceği, sahada tehdit yaratan ögeler bertaraf edilince TSK’nın sahada kalması için münasebet bulunmayacağını düşünüyorum. Bu durumda Suriye ordusu da devlet otoritesini yeniden tesis edebilecektir.”

‘Bu örgütler bitirilmeden, o bölgeler Suriye devleti denetimine girmeden Suriye genelinde seçim yapmak mümkün mü?’

Prof. Dr. Mehmet Yuva’ya göre Türkiye’nin açıklamaları, sahada 11 yıldır desteklediği örgütlere ve savaşçılara güven mesajı vermeyi hedefliyor. Türk tarafının ortaya koyduğu BM 2254 sayılı kararın halihazırda Suriye hükümetince de kabul edildiğini anımsatan Mehmet Yuva, bunun gerçekleşmesi için Suriye’de çatışmanın sona ermesi, asayişin ve toprak bütünlüğünün sağlanması gerektiğini açıkladı:

“Türkiye açısından bakarsak, bu anayasa ve seçim dayatmaları uzun vakittir yapılıyordu. Benim kanaatimce Türkiye tarafı, 11 yıldır kendi safında olduğunu hesap ettiği ve binlerce silahlı mensubun bulunduğu kümelerin huzurunu bozmayacak bir açıklama yaptı. Türkiye, bu kümelere onların haklarını da savunduğu mesajını vermiş oluyor. Değerlendirmeyi böyle yapmamız lazım. Bugün dört şart olarak konuşulan ve birçok basın kuruluşunda ‘Türkiye’nin dört şartı var’ ifadelerini incelemek lazım. Kurallardan birincisi diyor ki, BM’nin 2015’te oybirliğiyle kabul ettiği 2254 sayılı kararın kabullenilmesi. Esasen Suriye tarafı, oybirliği ile kabul edilen bu kararı kabullendiği için Cenevre’de, Soçi’de, Astana’da muhalefet ile masaya oturdu. Bu görüşmeleri, muhalefeti kabul ederek gerçekleştirdi. Bu 2254 sayılı BM kararı ne diyor? Birincisi ‘siyasi çözüm’ vurgusu var. Silahların susmasından bahsediliyor.

İkincisi ise, silahlar sustuktan 18 ay sonra ülke genelinde BM kontrolünde bir seçim yapılacak ve Suriye halkı kimi seçerse seçsin, uluslararası topluluk bu çıkan sonuca hürmet duyacak. 2015’ten günümüze kadar 9 sene geçti lakin silahlar hala susmuş değil. Hala daha ülkenin toprak bütünlüğü sağlanmış değil. Bu anlamda siyasi tahlili bulabilmek için, siyasi çözüme aktif müdahale edebilecek saha aktörlerinin de elinden geleni yapması gerekmektedir. Türkiye ve Suriye arasında bir normalleşme sağlandığında iki önemli örgüt bunun dışında kalmaktadır. Suriye ordusu veya diğer ülkelerin güçleri iki örgütle çabayı sürdürecekti. Bunlar IŞİD ve El-Nusra veya bugünkü ismiyle HTŞ isimli örgütlerdir. HTŞ, bugün İdlib’i kontrol etmektedir.

Bu örgütlerin savaş yoluyla ortadan kaldırılma meşruiyeti sağlanmaktadır. Peki İdlib’te hala HTŞ var mı? Var. IŞİD sahada mı? Sahada. Bu örgütler bitirilmeden, o bölgeler Suriye devleti denetimine girmeden, Suriye genelinde seçim yapmak mümkün mü? Değil. Yani Türkiye’nin gündeme getirdiği bu şart aslında makbul bir şart. Hem Türkiye hem Suriye kabul ediyor.”

‘Mültecilerin dönüşü için Suriye’nin yeniden imar edilmesi gerekiyor’

Türkiye’nin öne sürdüğü mültecilerin geri dönüşü koşulunun ancak Suriye’nin yeniden imarı ve silahların susmasıyla mümkün olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Yuva, Rusya ve Suriye’nin Türk imar ve altyapı çalışmalarına yeşil ışık yaktığını ifade etti. Öte yandan Yuva’ya göre, Türkiye’nin şartları halihazırda Suriye tarafından da kabul edilen şartları içeriyor:

“İkinci şart nedir? Türkiye’deki mültecilerin evlerine onurlu ve güvenli bir şekilde evlerine dönmesidir. Üçüncü şart da bununla ilgilidir ve şu formdadır: Suriye’deki yaşam şartları, geri dönüşe uygun hale getirilmelidir. Yani Suriye yeniden imar edilmeden, buradaki mültecileri silah zoruyla bile gönderemezsiniz. Birkaç gün önce hem Rusya hem de Suriye tarafı, Türkiye’nin Halep kuzeyinde yeniden imar çalışmalarına katılması yönünde olumlu açıklamalarda bulundu. Şu anda TSK kontrolünde olan bölgelerde, Suriye’deki imar ve ekonomiyi düzeltme planına Türkiye’nin katılmasına olanak sağlanmaktadır. Türkiye’deki yüz binlerce mülteci böylelikle onurlu ve güvenli şekilde geri dönebilir. Yani Suriye tarafının, TSK’nın kesinlikle çekilmesi ve ardından masaya oturulup konuşulması yönünde ısrar ettiği halindeki iddiaların asılsız olduğunu görüyoruz. Rusya tarafının Türkiye ve Suriye ile görüşerek bir güvenlik mutabakatı hazırladığı ve burada hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin taleplerini ihtiva eden metne iki tarafın da olumlu baktığını yazmıştım. O güvenlik mutabakatının temel asılları, hem Suriye’nin hem de Türkiye’nin bugünkü açıklamalarıyla eşdeğer şekilde.”

‘Beşar Esad, Suriye’nin güvenliğinden bahsederken Türkiye’nin de güvenliğinden bahsetmektedir’

Suriye lideri Beşar Esad’ın açıklamalarının bir kısmının Suriye kamuoyuna hitap ettiğini hatırlatan Yuva, öte yandan Esad’ın Türkiye ile ortak güvenlik ve İsrail yayılmacılığı hakkındaki kelamlarının önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Yuva’ya göre Türkiye’nin bölgede 11 yıldır desteklediği örgütler ve ABD ile olan bağlantısı, normalleşme sürecini Türkiye açısından daha çetrefilli bir hale getiriyor:

“İki devlet bir araya gelip ister savaş, ister barış, ister ticaret için görüştüğünde, iki boyutlu okumakta fayda olur. Yani her taraf öncelikle kendi kamuoyuna yönelik açıklama yapmak zorunda. Örneğin Beşar Esad. Kendi kamuoyunun psikolojik durumu önemli. Suriye kamuoyunun Türkiye ile 11 yıldır yaşadığı sıkıntılar var. Türkiye, Suriye savaşında yer alan bir aktör. Askeriyede, bürokraside Türkiye ile ilgili belirli anlayışlar var. Esad’ın da bunları dikkate alarak konuşması gerekiyordu. Sayın Esad’ın konuşmasının bir kısmını bu kapsamda ele almak lazım. Ancak iki nokta değişikti. Beşar Esad, Suriye’nin güvenliğinden bahsederken Türkiye’nin de güvenliğinden bahsetmektedir. Suriye’yi tehdit eden terör örgütlerinin aynı zamanda Türkiye’yi de tehdit ettiğine işaret etmektedir. İkinci noktada ise, İsrail’in yayılmacı siyasetlerinin sadece Filistin, Lübnan ve Suriye ile sınırlı kalmayacağına ve Türkiye’yi de hedef aldığına vurgu yaptı. Sayın Esad, İsrail’in bu saldırganlığını ancak bölgesel işbirliği ile durdurulabileceğini söyledi.

Türkiye ile bir güvenlik mutabakatı imzalanması veya normalleşme sürecinin başlaması durumunda İsrail, saldırgan siyasetlerini en az iki defa düşünmek zorunda kalacaktır ve patavatsız davranamayacaktır. Böyle bir işbirliği bölgede köklü değişimlere kapısını aralayacaktır. Suriye açısından bakarsanız İran’ın, Rusya’nın, Lübnan’ın vs. dikkate alınarak açıklamalar yapıldığını da görürsünüz. Suudi Arabistan ile de son bir yıldır yakınlaşma var. Suudi diplomatın bir kokteylde yaptığı Türkiye-Suriye olağanlaşmasına destek açıklaması da kıymetlidir. Suriye’nin güçlü Arap devletleri ortasının iyi olması, Türkiye ile yaşanacak olağanlaşmaya artı kıymet katacaktır.

Tabii Türkiye açısından durum daha karmaşık. Çünkü Türkiye hem NATO ülkesi ve ABD ile çok yakın bir devlet. ABD’nin Suriye’deki varlığı bu denklemde hesaba katılmalı. Türkiye’nin ABD destekli kümelere askeri müdahalesi ve Amerika’nın tepkisi bir başka bahistir. Öte yandan Türkiye, sahada 11 yıldır desteklediği örgütlerin yansıları ve gelecekleri hakkında da tasaya sahiptir. Esad’ın da Türkiye’nin de açıklamaları bu perspektiften okunmalıdır.”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Jamaika’da ‘Köpekbalığı Alarmı’: 16 Yaşındaki Gence Saldırarak Ölümüne Neden Olduğu İddia Edildi

HIZLI YORUM YAP