Türkiye’nin Suriye Stratejisi, Doğu Akdeniz’de KKTC İçin Yeni Bir Dönem Başlatıyor

Suriye’deki Baas rejiminin sona ermesiyle başlayan yeni dönemi değerlendiren İtalyan basınından dikkat çekici bir analiz yayımlandı.

Notizie Geopolitiche gazetesinde yer alan yazıda, Beşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından Türkiye’nin bölgedeki tesirinin arttığına dikkat çekildi.

Türkiye’nin stratejik atılımlarıyla Suriye kıyılarına ulaşma imkanı elde ettiği ve bunun sonucunda Doğu Akdeniz’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin pozisyonunun güçlendiği ifade edildi.

Türk ordusunun Ortadoğu’daki gücü ve NATO üyeliği sayesinde elde ettiği güvenlik avantajlarının, Türkiye’nin bölgedeki tesirini pekiştirdiği vurgulandı. Ayrıca, KKTC’ye uygulanan sert ekonomik ambargonun hafifletilmesi için yeni fırsatlar doğmuş olabileceği belirtildi.

“CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, DENKLEMİN KAZANANI OLDU”

Notizie Geopolitiche’teki “Erdoğan’ın Zaferi: Suriye Denizine Erişim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Güçlendiriyor” başlıklı tahlilde şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye’nin Suriye’deki jeopolitik çabası, Doğu Akdeniz’de yeni bir düzen oluştururken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bu denklemin kazananı olarak öne çıkardı. Beşar Esad rejiminin beklenmedik şekilde çöküşü, Rusya ve İran’ın Doğu Akdeniz’deki tesirini azaltırken, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırdı.

Suriye’deki iç savaş sürecinde Moskova’nın desteğiyle Tartus ve Lazkiye’de stratejik üsler kuran Rusya, bölgedeki askeri varlığını sağlamlaştırmıştı. Ancak Esad’ın devrilmesiyle birlikte bu istikrarlar değişti. Erdoğan liderliğindeki Türkiye, sırf Suriye’nin kuzeyindeki Kürt varlığını tehdit olarak görmedi, aynı zamanda Suriye İslamcı milislerini de destekleyerek bölgedeki tesirini genişletti.

Türkiye’nin bu stratejisi, 1974’ten bu yana uluslararası toplum tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) pozisyonunu güçlendirme gayesine de hizmet etti. Suriye kıyılarına erişim ve Doğu Akdeniz’deki nüfuz artışı, KKTC’nin uluslararası arenada daha güvenli bir duruma taşınmasını sağladı.

“TÜRKİYE’NİN ZAFERİ, KKTC İLE İLGİLİ ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ÖNEMLİ BİR KOZ HALİNE GELDİ”

Suriye kıyılarına erişim fırsatı, Erdoğan’ın Batı’ya karşı Suriye İslamcı milislerini destekleme stratejisini güçlendirdi. Batı, Esad’a alternatif olarak bu kümeleri desteklemek zorunda kaldı, çünkü Rusya ve müttefiklerini bölgeden uzaklaştırma önceliği, Suriye’deki diğer riskleri gölgede bırakıyordu.

Erdoğan, Türk ordusunun Orta Doğu’daki gücünü ve NATO üyeliğinin sağladığı dokunulmazlık avantajını kullanarak bölgedeki tesirini artırdı. Türkiye’nin bu zaferi, KKTC ile ilgili uluslararası müzakerelerde önemli bir koz haline gelirken, adanın Türk kesitine yönelik sert ekonomik ambargonun hafifletilmesi için bir fırsat sundu.

Türkiye’nin Suriye ve Doğu Akdeniz’deki muvaffakiyetleri, sadece bölgesel değil, aynı zamanda uluslararası ölçekte de stratejik dengeleri etkileyerek, Erdoğan’ın jeopolitik ataklarının kıymetini bir kez daha gözler önüne serdi.”