32,8694$% 0.58
35,5915€% 0.43
2.490,91%0,53
4.047,00%0,44
16.217,00%0,47
2.358,92%0,00
10.796,57%-0,62
Geçen yıl altın ithalatına 31 milyar dolar verildiğini dile getiren Yılmaz, ihracatın 12 milyar dolar, bu alandaki ticaret açığının 19 milyar dolar düzeyinde olduğunu aktardı.
Yılmaz, Türkiye’nin altın üretiminin ekonomiyi enflasyonist tesirden kurtarma uğraşlarında avantaj sağlayacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Türkiye’de, yapılmış bir modelleme çalışmasına göre, 6 bin 500 ton metal altın potansiyeli var. Biz bunun 1500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz, hatta üretmeye de başladık. Geriye kalan, yeraltında bekleyen 5 bin ton var, bunun bugünkü değeri yaklaşık 300 milyar dolar civarında. Ürettiğimiz altını biz, kanun gereği Merkez Bankasına ön alım hakkını kullanırsa satmak zorundayız. Merkez Bankası, bizden aldığında lira ödüyor. Enflasyon üzerinde Türkiye’deki üretimin tesirinin olduğu nokta burası. Aksi takdirde bunu dolarla satın almak durumunda kalacak.”
Maden bölümünün yeni bir düzenleme beklentisi bulunduğunu dile getiren Yılmaz, taleplerinin madencilik müsaadelerinin hızlandırılması ve maden üretiminin artırılması için yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi olduğunu aktardı.
Yılmaz, son 10 yılda madencilik arama ruhsat sayısının 40 binden 5 bine gerilediğini belirtti.
“Yeşil Dönüşüm ile madencilik 9 kat artacak”
Yılmaz, madencilik bölümünün kendi kendini denetleyecek bağımsız denetim düzeneklerini oluşturması gerektiğini söyledi.
Bazı ülkelerin “Sürdürülebilir Madencilik İlkeleri” diye isimlendirdiği unsurlara göre hareket ettiğini böylelikle iş kazalarını azalttıklarını ifade eden Yılmaz, “Madencilik dalında madenciliğin tüm aşamaları için denetim standartlarını net şekilde ortaya koymamız lazım. Bölümün, kendi kendini denetleyecek, bağımsız denetim sistemini oluşturması gerekiyor.” diye konuştu.
Yılmaz, “yeşil dönüşüm” ile madenciliğe olan gereksinimin artacağını belirterek, şöyle devam etti:
“Yeşil dönüşüm ile maden ihtiyacı mevcut durumdan 9 kat daha artacak. Fosil yakıtlardan uzaklaşalım, daha fazla yenilenebilir enerji kullanalım ve daha fazla batarya üretelim, elektriği depolayalım, güneş panelleri ve rüzgar santralleri üretelim ve böylelikle fosil yakıtlardan uzaklaşalım… diyoruz. Bunun bugünkü tespitle anlamı 9 kat daha fazla madencilik demek. Daha fazla lityum, kobalt, nikel, bakır, hatta altın bile daha fazla üretilmek zorunda.”
Yılmaz, bor maden ile ilgili olarak da uç esere dönüştürülebilmesi halinde Türkiye’nin dünyada söz sahibi olabileceğini aktardı.
Türkiye’nin borda dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ine sahip olduğuna işaret eden Yılmaz, “Borda cevher veya ara ürün halinde satmak yerine uç ürünü üretebilirsek, muazzam bir katma kıymet yaratırız. Bir ton ham bor 300-500 dolar değerinde. Bunu ara esere çevirirseniz, bir ton ara esere dönüşmüş borun fiyatı 4 bin dolara kadar çıkıyor. Cam teknolojisini, zırh teknolojisini bu ülkede yaparsanız, bir ton ham borun 300-500 dolar olan değeri, bir tonda 500 bin dolara kadar çıkıyor.” ifadelerini kullandı. 300 milyar dolar.” dedi.
AA
ASELSAN’ın Bu Yıl İmzaladığı Yeni İş Bağlantılarının Bedeli 71 Milyar Liraya Çıktı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.