DOLAR

34,1905$% 0.09

EURO

37,1963% 0.13

GRAM ALTIN

2.947,54%0,38

ÇEYREK ALTIN

4.984,00%0,12

TAM ALTIN

19.878,00%0,12

ONS

2.681,16%0,28

BİST100

%

Öğle Vakti a 12:54
Bursa HAFİF YAĞMUR 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,1905

EURO 37,1963

ALTIN 2.947,54

BİST 100

Öğle 12:54

13°

Üçüncü Reich Kabusları

ad826x90

Hitler, Birinci Dünya Savaşı’ndan büyük bir hezimetle çıkan Almanya’da enkaza dönmüş kentlerde dolaştığı 1920’lerde ve iktidarı ele geçirdiği 1933’ten sonra, hayallerini tek bir başlık altında toplamıştı: Bin yıl sürecek Üçüncü Reich İmparatorluğu. 1930’larda gücünün zirvesine ulaşan Nasyonal Sosyalist Parti, Führer’in önderliğinde yenilmez-yıkılmaz Üçüncü Reich propagandasıyla kitleleri zehirlerken Nazilere sempatiyle bakanları da onlardan kuşku duyanları da dehşetle ve şiddetle hizaya getiriyordu. Böylece hem taraftarlarının sayısını artırıyor hem de kendilerine karşı geliştirilecek herhangi bir muhalefeti dizginlemeyi amaçlıyordu.

Nazilerin yarattığı korku, sosyal hayatta tesirini gösterirken yükselişinde payı bulunan sıradan insanların gördüğü hayaller, 1920’lerin sonundan 1945’e dek Almanya ve Avrupa’yı kasıp kavuran totalitarizmin ruhlara nasıl işlediğini, kişileri yabancılaştırıp köksüzlüğe ve kimliksizliğe ittiğini ortaya koyuyor.

Charlotte Beradt, Düşlerin Üçüncü Reich’ı’nda bilinçaltına inen faşizmin yansımalarını âdeta “politik bir rüya tabiri kitabı”yla karşımıza getiriyor.

YENİ ALMANYA, ‘YENİ YURTTAŞ’

Beradt, Nazilerin Almanya ve Avrupa’da terör estirdiği günlerde arkadaşlarının, komşularının, akrabalarının, alışveriş yaptığı esnafın ve etrafındaki pek çok insanın gördüğü hayallere yer veriyor çalışmasında. Şahsen işittiği ve yorumladığı bu düşler, Nazilerin yarattığı dehşetin insanların dengesini nasıl bozduğunu gösteriyor.

Rüyasında Naziler tarafından kesimlere ayrıldığını, kaçırıldığını, Hitler’in kendisine saldırdığını, boşlukta kaldığını, çıkarılan kararnameyle hayatının akışının değiştiğini görenler Beradt’ın tabiriyle “psikolojik işkenceye maruz kalıyor.”

Totaliter rejimin simgelerinin hayallere girmesi, Nasyonal Sosyalizm söylemi aracılığıyla bireyler üzerinde kurulan baskının büyüklüğünü anlamamız için bir ipucu. Dahası, kişilerin hem benliğine hem de etrafında olup bitenlere yabancılaştığının bir göstergesi.

Beradt, işittiği ve diktatörlüğün dikte ettiği hayalleri yorumlarken Almanya’da özellikle 1933’ten itibaren var oluş şartlarının nasıl değiştiğine dikkat çekerken sıkıntının derinliğini vurguluyor: “Tarihsel bir olgu olarak Nasyonal Sosyalizm hakkında hüküm verme günü geldiğinde, bu hayaller birer kanıt fonksiyonu görebilirdi, çünkü totalitarizmin sistemlerinin birer dişlisi hâline gelen insanların en derinde yaşadığı hislere ve reaksiyonlara ilişkin pek çok şeyi açığa çıkarıyormuş gibi görünüyordu. İnsan günlük tutmaya karar verdiğinde, bu kasıtlı bir harekettir; tepkilerini yeniden şekillendirir, berraklaştırır veyahut gizler. Oysa yaşanan siyasi olayların yarattığı en ufak etkiyi bile neredeyse sismografik bir titizlikle kayıt altına alıyormuş gibi görünen bu düşler -tabiri caizse bu gece günlükleri- onları gören kişilerin şuurlu iradesinden bağımsız bir biçimde yaratılmıştı. Bu nedenledir ki hayallerdeki imgelem, tam da kâbusa dönüşmenin eşiğindeki bir gerçekliğin yapısını açıklamaya yardımcı olabilirdi.”

Düşlerin Üçüncü Reich’ı – Faşizm İncelemeleri, Charlotte Beradt, Tercüman: Aslı Önal, 148 syf., İletişim Yayınları, 2024.

Beradt, Almanya’dan ayrıldığı 1939’a kadar yakın ve uzak çevresindeki şahıslardan hayalleri dinlediği vakitlerde, Nazilerin hâlâ hafife alındığını fark ediyor. Bu hayallerde, insan alakalarının hızla ve şiddetle bozuluşunun öne çıktığını, metaforların gerçeğe ve gerçeklerin de birer metafora dönüştüğünü belirtiyor. Metaforları gerçek gibi gerçekleri de metafor gibi yapan devasa bürokratik aygıtın özneleri ise hayallerin bam teli. “Âri ırk” ve “saf Alman” yaratmak için gecesini gündüzüne katanlar kısacası… Onların koyduğu yasaklar, getirdiği kısıtlamalar ve yarattığı şiddet dalgası ise hayallerin ana fikrine dönüşüyor. Beradt’a göre bazen gerçeğin sonlarının dışına taşmayan bazen de gerçekliği bir adım öteye götüren söz konusu hayaller, Nazilerin oluşturmaya koyulduğu “yeni yurttaş”ın bir tezahürü aynı zamanda. Beri yandan, kitle iletişim araçlarıyla hayatı kuşatan propagandanın doğurduğu terörü yansıtıyorlar.

‘MUTLAK TAHAKKÜMÜN TEORİSİ’

Rejimin kullandığı tüm yolların bilinmesi ve bunlarla kuşatılan kitlenin, günlük ömrü ve düşleri birbirine karışıyor. Sansürler, yasaklar, ava dönüşme ve avcı olma tedirginliği, çaresizlik ve her an hedef gösterilme korkusu, periyodun ve düşlerin ortak noktası. Bazı düşler ise şimdi gerçekleşmeyen şeylerin habercisi âdeta. Örneğin dükkânların, belli yerlerin ve belediyelerin kapısına o günlerde daha asılmayan “Yahudiler giremez” benzeri yazıları rüyasında görenleri hatırlatıyor yazar. Bir oburu, yürürlüğe girmemiş ırk kanunlarıyla düşlerinde karşılaşanlar. Beradt’ın bu noktadaki yorumu dikkat çekici: “Rüyalar âleminde görülen düşlere sebep olan şey, Üçüncü Reich’ın somut uygulamalarından ziyade, rejimin üzerine kurulu olduğu tamamen kurgusal nitelikteki teorilerdir. Bir başka deyişle düşlerin altında yatan şey terör, yasaklar, yasalar gibi somut şeyler değil, fantastik doktrinlerdir. Tamamen bu şekilde güdülenen düşler, totaliter gerçekliğin şizofrenisi üzerine birer öyküye dönüştü.”

İhtimallerin yanı sıra sloganların ve afişlerin düşlere sızması, Nazilerin bireylere ve topluma zerk ettiği endişeyle birlikte düşmanlaştırma, ayrıştırma ve şartsız uyum siyasetinin sonucu müellife göre. Aynı zamanda Üçüncü Reich trajedisinin bilinçaltına yerleşmesinin bir tezahürü.

Üçüncü Reich’ı yaşamanın ve gelecek için beliren telaşın yön verdiği düşleri yorumlayan Beradt, bunlarda utancın ve dehşetin birleştiğini söylerken diktatörlüğün yöntemi kadar, ideolojisinin de etkin olduğunu hatırlatıyor. Dolayısıyla dış dünyadaki trajik gerçek, insanların iç dünyasında daha da korkutucu bir hâl alıyor. Düşlerin Üçüncü Reich’ı’nda Beradt bu iki durumu getiriyor karşımıza.

Barbara Hahn, kitap için kaleme aldığı “Totalitarizm Tarihine Ufak Bir Katkı” başlıklı sonsöz yazısında, Beradt’ın gayretinin kıymetini vurguluyor: “Totaliter rejimler takipçileri olmadan ayakta kalamaz. Beradt’ın kitabı, insanların nasıl birer yandaşa dönüştüğünü ortaya koyar. Nasıl eğilip büküldüklerini, içsel dirençlerinin nasıl kırıldığını gözler önüne serer. Düşlerin Üçüncü Reich’ı aynı zamanda mutlak tahakkümün teorisidir.”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Muharririn Huzursuzluğu: Yazınsal Tutkunun İzinde

HIZLI YORUM YAP