32,6645$% 0.32
35,5639€% 0.42
2.509,16%1,72
4.049,00%1,37
16.220,00%1,37
2.390,92%1,48
10.851,78%-0,19
Hatay doğumlu müzisyen Selin Sümbültepe yedi yıl önce hayalini gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Köklerinden yola çıkarak Ortadoğu tınılarını Batı müziğiyle birleştirebileceği, Arapça ve Türkçe sözlerle bezenmiş bir albüm yapmak istiyordu. Araya önce pandemi girdi. Albümün prodüktörü Lübnanlı Zeid Hamdan’la tekrar çalışmaya başladıktan bir süre sonra da hayatını/hayatımızı altüst eden 6 Şubat depremleri meydana geldi. Çalışmalarına bir yıl daha ara veren Sümbültepe kısa bir süre önce albümün üçüncü teklisi ‘Meryem Meryemti’yi yayımladı. Sümbültepe ile hem gelecek ayın sonunda çıkacak ‘Hemhal’ isimli EP’sini hem de 6 Şubat depremlerinin hayatını nasıl etkilediğini konuştuk. ◊ Kısa bir süre önce bir tekli yayımladınız. ‘Meryem Meryemti’ için bir ağıt demek doğru mu? Evet, bir ağıt. Geçmişi Osmanlı dönemine dayanıyor. Ama yıllar içinde düğünlerde de çalınır olmuş. Her Hataylının bildiği bir ağıt. ◊ Bu çalışma gelecek ay çıkacak EP’nizde olacak mı? Evet, EP’nin üçüncü teklisi. Yayımladığım ilk şarkı ‘Ma Ureedu’nun sözleri anneannemin annesinin söylediği bir maniyi içeriyordu. Ardından ‘Derbest’ geldi. Şimdi de sözleri baştan sona Arapça olan ‘Meryem Meryemti’ çıktı. ‘Hemhal’ ismini verdiğim EP’nin geriye son iki müziği kaldı. Son müziğin adı ‘Rabih’, Arapça ‘bahar’ anlamına geliyor. ◊ Ne kadar güzel!Şarkının Arapça sözlerini çocukluk arkadaşım Melih Tosun yazdı. Bir gün tesadüfen Suriye’den göçen çocukların sohbetine şahit olmuş. Onlar sohbet ederken notlar almış. O notları bana gönderdi, ben de müziğin nakaratı için düzenledim. Umarım hepimizin gönlüne bahar serper. ◊ Umarım… Zor vakitlerden geçiyoruz zira… Evet, ufacık bir ışık sızıntısıyla hayata tutunmaya çalışıyoruz. ◊ Evet, tıpkı 6 Şubat sarsıntılarından sonra olduğu gibi… Öte yandan Hatay’da harikulade bir medeniyetin içine doğmak ne kadar büyük bir talih. Ama ne yazık ki o medeniyetin izleri depremde büyük hasar gördü. 6 Şubatta Hatay’da mıydınız?İstanbul’daydık. Saat 6.00 gibi telefon gelmiş. Erkek arkadaşım beni uyandırdı. İnsanın o denli bir sabaha uyanacağı aklına gelmez. Çabucak kardeşime haber verdim. Çok hızlı bir şekilde eşyalarımızı topladık. Hayatımızın en uzun seyahatiydi. Hem soyut hem somut olarak… 16 saat sürdü. Sona erdiğinde cehennem gibi bir ortama vardık. Ailem İskenderun’da oturuyordu. Vardığımızda her yer karanlıktı. Günün aydınlanmasını beklemek zorunda kaldık. ‘İŞÇİLER BİZİ TERK ETMEDİ’ ◊ O ana kadar herhangi bir çalışma yapılmamış mı enkazda?Sanırım içerideki insanların çığlıklarından ötürü birkaç basit kepçeyle müdahale edilmişti. Dört günümüz enkaz başında yardım istemekle geçti. İnsan işte böyle vakitlerde beterin beteri var diyor. Biz cenazelerimizi çıkarabildiğimiz için kendimizi şanslı hissediyorduk. Önce annemin cenazesini çıkardık. En son gece 3.00’te babamın cenazesini çıkardılar. Normalde 24.00’te çalışmalara ara veriyorlar. Ama o işçiler bizi terk etmediler. Onlara gerçekten çok teşekkür ederiz. İlk kez o gece sevdiğimiz insanları toprağa kavuşturabilmenin verdiği rahatlamayla uyuyabildik. ◊ Aile apartmanı mıydı? Yeni bir binaydı değil mi? Aile apartmanı değildi. Yüksek katlı bir binaydı: MCG Tower. Ve üç yıllık bir binaydı maalesef. Zati en can yakan kısmı bu. ◊ Olay yargıda ama siz change.org’da bir de kampanya başlattınız. Neden?14 kişinin yaşamını yitirdiği binayla ilgili davada tek bir tutuklu bile yok. Binada iddialara göre deniz görünümü açmak ve maliyeti düşürmek için tek bir kiriş bile yapılmamış, Binayı denetleyip üretimine onay verenlere soruşturma dahi açılmadı. Bu yüzden sorumluluğu olan kamu vazifelilerinin de yargılanmasını istiyoruz. Kardeşim Süreyya bu konuda bir belgesel hazırladı. O belgeseli izleyen herkes yanlışları apaçık bir şekilde görebilir. Kampanyayla gayemiz kamuoyu oluşturmak. Zira daha önce bunun karşılığını gördük. Dünyada çok fazla dert var. Deprem insanların dikkatinden kaçabiliyor.
◊ Şu an dava süreci nasıl ilerliyor?11 Ekim’de üçüncü duruşma var. İkincisine sanıklar gelmedi. Hâkim üçüncü davaya gelmelerini şart koştu. Bu ortada uzman raporuna da itiraz ettik. Tekrar eksper atanmasını talep ettik. ◊ Peki, müteahhit tutuklu mu?Müteahhit başka bir suçtan aslında cezaevinde. Duruşmaya da kamerayla katıldı. ◊ Siz Hatay’dasınız, değil mi? İnsanların ruh hali nasıl? Çok umutsuzlar. Çok yorgunlar. Yani şükredebilecekleri koşullarda olan insanlar bile çok umutsuz. Rezerv alan kanunuyla herkesin evi yıkılıyor. Herkes maddi ve manevi zorluk içine giriyor. Konteynerlerde yaşama uğraşı veren insanlardan bahsetmiyorum bile. Daha onların altyapı sorunu bile çözülmüş değil. Korkunç bir boşluk içinde insanlar tutunmaya çalışıyorlar. ◊ Siz ne hissediyorsunuz?Yorgunum. Öfkem her pekiştiğinde kendimi sevgiyle dizginlemeye çalışıyorum. Büyük bir aile oluşumuza şükrediyorum. Teyzelerim yanı başımızda, diğer aile büyüklerimiz, yurtdışında olanlar, herkes bu süreçte destek verdi. Şanslı hissediyorum kendimi bu sebeple. EVLERİ YERLE BİR OLDU Sümbültepe’nin Hatay’da yaşayan ailesinin oturduğu üç yıllık bina 6 Şubat sarsıntılarında yerle bir oldu. Sümbültepe sorumluların yargılanmasını istiyor. ÜÇ ŞARKI Selin Sümbültepe’nin ‘Hemhal’ EP’sinin ‘Ma Ureedu’, ‘Derbest’ ve ‘Meryem Meryemti’ isimli üç teklisi yayımlandı.
‘BÜYÜK BÜYÜK NİNEM 100 YAŞINDA DARBUKA ÇALARDI’ ◊ Sizi üzmek de istemiyorum ama biraz çocukluğunuzdan bahsedebilir misiniz? Ailede müziğin yeri neydi?Geçmişi anlatmak mutlu ediyor. Anne ve babam çok sanatsever insanlardı. Ben 15 yaşına kadar çok mutlu bir evde yaşadım. Sonra konservatuvar okumak için Mersin’e geçtim. Annem ut çalar, musiki cemiyetine giderdi. Evde Türk sanat müziği söylerdi daima. Ve natürel ki Arapça müzikler. Aslında anneannemin annesinden almış herhalde o da yeteneğini. Büyük büyük ninem Finnen’di. Finnen derler burada mâni yazan, müzikler uydurup kuşaktan nesile aktaran dedelere, nenelere… Yani bir çeşit şair aslında. Herhalde oradan anneme, annemden bana temas etmiş. ◊ Anneannenizin annesini tanıma fırsatınız oldu mu?Evet, 100 yaşında vefat etti. 100 yaşında dahi darbuka çalardı. Müzikler söylerdi. Hatta o darbukası ‘Ma Ureedu’ isimli müziğimin görüntüsünde da var. Kuşakları buluşturmak istedik. Arapça müziklerle ve Türk sanat müziği müzikleriyle geçti çocukluğum. Amcalarımdan da başka müzikleri öğrendim. Konuttaki ilk dinlediğim CD’nin Michael Jackson’a ait olduğunu hatırlıyorum.
Babam da müzik söylemeyi severdi. Bir araya geldiğimiz aile masalarında…◊ Sonra siz Mersin’e geçtiniz konservatuvara… Sonra evet, liseden başlıyordu konservatuvar zira. Ben de çok çalışkan bir çocuk sayılmazdım diğer derslerde. O yüzden ikna oldular konservatuvar seçimime. Mersin’de liseyi okudum. Sonra İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Flüt eğitimi aldım aslında. Son yayımladığım müzikte da flüt solosunu ben çalıyorum. Yani flüte hâlâ müzikal olarak mesleğimde yer veriyorum. Zira bazen “Mezun oldunuz, bıraktınız mı” gibi sorular geliyor. Hayır. Müzik yazmak ve müzik söylemek daima daha ön planda oldu hayatımda. Hiç akademik bir meslek planı yapmadım. Diğer dileklerim önde geldi. Ama alışılmış ki yıllarca emek verdiğim enstrümanı bir kenara atmadım. Müziğimde, sahnemde bana eşlik ediyor.
‘Orman Yangınlarının Sebebi İnsandır’
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.