38,0671$% 0.05
41,2679€% 0.14
3.766,96%0,99
6.178,00%1,65
24.640,00%1,67
3.084,88%0,95
9.659,48%0,49
DOLAR 38,0671
EURO 41,2679
ALTIN 3.766,96
BİST 100 9.659,48
İmsak 02:00
Seray Şahinler – Çağdaş Türk fotoğrafının en yenilikçi, en hareketli ressamlarından Ömer Uluç, vefatının 15. yılında onun sanatına ve ideolojisine farklı bakış sunacak bir stantla anılıyor. İstanbul Modern’de gerçekleşen “Ufuk Çizgisinden Öteye” isimli stant, Uluç’un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği işlerle insanlık ve cihan arasındaki karmaşık ilişkiye dair niyetleri irdeliyor.
Serginin küratörlüğünü Hikaye Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratörlüğünü ise Naz Uğurlu Benek üstleniyor. Ömer Uluç hayatı boyunca kainatın geçmişinde, bugününde var. Küratörler de onun bu özelliğine atfen sergiyi kronolojik değil tematik olarak kısımlara ayırmış. 300 eser, Ömer Uluç’un figürle soyut arasındaki öyküsünü takip ediyor. Dönüp duran, devingen ama dingin, lineer ama dolanarak karşımıza çıkan sarmallar Ömer Uluç kozmosunun içine çekiyor izleyiciyi.
Her şey isimle başladı
Ömer Uluç’un pratiği Londra’da bir otelde ismini tekrar tekrar kâğıtlara yazmasıyla yeni bir ufuk kazanıyor. Sanatkarın baş harfinin yuvarlak formu, sarmal, jest ve hareketlerle kendi kimliğini buluyor. 1960’tan 2010’a kadar uzanan süreç de bu karakteristiğin istikrarlı biçimde hem farklı hem benzer tekrarı. Küratör Hikaye Özsoy Sağnak’ın paylaştığına göre mühendislik eğitimi alan Uluç için dönüm noktası, ‘70’lerde yaptığı Afrika seyahati oluyor. Stant de bu seyahatten izleri ve izlerin Uluç’un sanatına nasıl intikal ettiğini göstererek başlıyor. İlk eser, külliyatın en eski tarihli işi, tuval üzerine yağlı boya olan “İsimsiz” (1958).
“Figürler: Soyutla Figür Arasındaki Devinim” ile başlayan bu yolculuk “Afrika Kraliçesi” isimli fotoğraflarla Ömer Uluç’un zihnine giriyor. Burada 1974’te Doğu Afrika’da bir çukurda keşfedilen, ilk şuurlu varlık olduğu iddia edilen ve Beatles’ın ünlü “Lucy in the sky with diamonds” müziğinden esinlenen sanatkarın Lucy’yi simgeleyen çalışmaları girişte izleyiciyi selamlıyor. Lucy bu kısımda çeşitli formlarla karşımıza çıkıyor. Ama bu öyle bir devinim ki Lucy’den Galapagos Adası’ndaki nesli tükenen kaplumbağalara, Beyoğlu’nda sokak afişlerinde karşılaşan kadınlara, ressam-büyücü ve canavarlara kadar uzanıyor. Devamındaki tematik bölümler de aslında bu kıssanın bir uzantısı.
“Mistik Dünya: Doğaüstü Yaratıklar” onun görsel dünyasının bileşenlerini ilk kez bu kadar bütünlüklü şekilde izliyor. Döküm polyester heykellerde, alüminyum üzerine karışık teknik çalışmalarda, tuval üzerine akrilikte karşımızda çıkan, tuhaf, belli belirsiz varlıklar hem tanıdık hem yabancı formlar, Uluç’un fütürist labirentlerinde dolaştırıyor izleyiciyi. “Mistik Dünya” ile birbirini tamamlayan “Hayvanlar: Canlılar Dünyası” ise aslında bu dünyanın bir başka ifadesi. Kaplumbağalar, kediler, köpekler, ayılar, atlar, keçiler bazen kaotik bazen doğal örüntüsünde kültürel ve manevî kodları imgeliyor.
Ömer Uluç’un kült referansları arasında tarih, mit, mitoloji, kültür, anlatı, geçmiş, bugün var. Standın “İlham ve yorumlama” bölümü bu kavramların birleştiği bir alan. “İlham ve yorumlama”, bir istikametiyle 50 yıllık sanat yolunun da bir temsili. Uluç burada kendi serüveniyle Osmanlı minyatürlerini, arkeolojik figürinleri, Bizans ikonalarını yorumluyor. “Kibele ve Kuş” (1998), “İki Bizanslı Çift (1997)”, “Buhari” (1982) gibi yapıtlarında bu izler çok bariz. “Deniz: Sarmaş Seyahatler” serisinde yer alan dijital kompozisyonu “Denizaltı ve Kuş”, kauçuk üzerine karışık teknikle “Balıkçı ve Balık”, tuval üzerine akrilik “İki Gemi” ise onun çocukluktan itibaren tutkun olduğu denizi, hem romantik hem ekolojik çerçeveden yansıtıyor.
Çeşitli coğrafyalarda yaşaması ve seyahatlerinin de etkisiyle, keskin bir ironi ve mizah anlayışıyla insanlar, hayvanlar ve doğadışı varlıklardan oluşan bir canlılar albümü yaratan Uluç, çağdaş sanatın keşif ve araştırma ruhunu daima taze tutan sanatkarlardan olmaya devam ediyor.
Sergi 12 Aralık’a kadar ziyaret edilebilir.
Form, renk, duygu
Ömer Uluç’u özgün kılan noktalardan biri aktüele nüfuzu. Sanatkarın döngüsel takibi onun yenisi ne kadar yakaladığını da gösteriyor. Hayatının son döneminde dönüp baktığı “DNA, RNA” meselesi, bilim ve biyoloji çerçevesindeki araştırmalar dahi işlerine yansımış. Standın son kısmında yer alan DNA, RNA serisi olarak gruplandırılan çalışmalarda sanatkarın bilimsel temalarındaki pratiğine nüfuz ediyor. Hikaye Özsoy Sağnak, “Ömer Uluç gibi yoğun üretimi olan sanatçıyı kapsamlı bir stantla anmak istedik. Kronolojik gitmek yerine aynı temalara nasıl dönüp baktığına odaklandık. Form, renk ve duygu bizim için önemliydi” diyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Tate 2026’da Sürprizlerle Dolu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.