32,8826$% -0.25
35,1821€% -0.54
2.449,68%-0,30
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.326,34%-0,04
10.647,91%-0,31
Sosyal sorumluluk projeleriyle ilgilenen kişi ve kuruluşlardan oluşan bir mail grubu kuran arkadaşım Candan Turhan’dan evvelki gün bir mektup aldım; evvelkiler gibi toprağın hikayesini anlatmıyordu bu kez, satıları kanıyordu adeta…
“Lafın sonunu başta söyleyeyim: Her şeyin temeli olan insan kaynağı kurudu…” diyordu.
Anadolu’da endüstrici, kırsalda çiftçi olan Candan’a bu hüküm cümlesini kurduran olay/olaylar ne ola ki…
***
Candan yürüdüğü yolu şöyle anlatıyor; bloğunda:
“1969 doğumlu; kronolojik sırayla Kayserili, İstanbullu, Şirinceli; ehemmiyet sırasıyla insan, kadın, köylü, gezgin, zeytinci, avcı, çiftçi, vakıfçı, aşçı, gazeteci, yönetici. Ne desem, ötekinin boynu bükük kalır…”
“” derken yaşadıklarını anlatıyor:
“2012 yılının sonlarında Bünyan’a gidip gelmeye başlarken, yine biz yüzünü batıya ve çağdaşlığa çevirmiş, kalkınmaya gönül vermiş olanlar Türkiye’deki atmosferden şikayetçiydik, ama bugünleri, 2024’ü tahmin ve tahayyül edemezdik anlaşılan. Bize göre Türkiye’ye gerici, berbata giden, ekonomik ve kültürel olarak her gün kararmakta olan bir hava hakimdi. Bizimse buna direnecek gücümüz, gücümüz ve isteğimiz vardı. Umudumuz ve hayallerimiz vardı.”
Bünyan’a beslediği umudunu ve hayallerini nerede yitirdi? Epey uzun bir mektup, özetmeye çalışacağım:
*
*Bünyanlılarla kazan/kazan münasebeti içinde varlığını sürdürmesini hayal ettim. Tesisleri iyileştirdim, sosyal hakları ve yararları yükselttim, güvenilir bir düzen kurdum, şeffaflık, adalet ve hakkaniyet sistemi tesis ettim, eğitimlerden sosyal etkinliklere, burslardan takviyeli tarıma, aklıma gelen her türlü katkıyı koydum. Ben o periyotta, 2014 yılında, etrafımdaki ve algı alanım içindeki birçok kültürel, sanatsal, sosyal oluşumdan ilham alarak Bünyan’da çığır açıcı bir kültür köyü oluşturmayı hayal ettim.
* Özgün sanat atölyeleri, film gösterimleri, yerel tarihi seyahatler, yurt seyahatleri, sanatçı ziyaretleri, okuma günleri, yıldız gözleme, konser, tiyatro, stant iştirakleri, piknik, kamp, şenlik düzenlemeleri ve bayram kutlamaları var. Vakıf ayrıyeten yüksek tahsil gören belli sayıda Bünyanlı genç kıza tüm yıl boyunca burs ve mentoring hizmeti veriyor. Öğrenci gençlerin birbirleriyle bilgi ve tecrübe paylaşmasına, birbirlerine ve daha gençlere destek olmalarına imkan sağlıyor. 46 bin 500 metrekare vakıf yerinin binalar dışındaki kısmı, sürdürülebilir tarım prosedürleriyle vakıf tarafından işlenmeye başlandı.
*2014 yılında ön çalışmaları başlayan, Emre Arolat Mimarlık / Buda Mimarlık imzalı Bünyan Anka Kültür Köyü (BAKK)’nün inşaat ruhsatı hazır. BAKK her biri farklı işlevler görecek 30 kadar bir ve iki katlı binadan oluşan, toplam 5 bin metrekare civarında kapalı alanı bulunan bir köy olarak tasarlandı.
***
Mektubun devamı çok kişinin düşündüğü ama söylemeye lisanı varmadığı “olguları” sıralıyor:
*2018 yılının sonunda, yaklaşık 5 bin metrekare kapalı alanlı kültür köyü için inşaat ruhsatımızı da aldık ve tam da o sırada ülkemiz mutad ekonomik muğlaklıklarından birine girdiği için bir an duraklayalım dedik… Çabucak ardından gelen yıllarda böyle bir kültür köyünün, böyle bir kültür ortamının var olabilmesi için gereken hiçbir imkanın ve kaynağın Bünyan’da veya Türkiye’de, sağlanamayacağı anlaşıldı.
*Olan şu ki bu değişim, bu gerileme, bu kötüleme 2014 ile 2024 arasında peyderpey meydana geldi -halen de devam ediyor- ve ben bunu lakin 2024’te, günümüz koşullarını on yıl öncesiyle kıyaslayınca idrak ediyorum. Bu on yılda ülkedeki iktidarın nasıl gelişmeye kapalı, vasat, gerici, yozlaşmış, ahlaksız, köksüz, ilkel bir ortam oluşmasına çanak tuttuğunu, tam da bu ortamdan topladığı oylarla iktidarını sürdürdüğünü ve bu ortamdan, bu yokuş aşağı yuvarlanmadan kaçabilenlerin çok azınlıkta olduğunu gördüm.
* Şu an okuyan veya okumayan herkesin açık ara birinci hedefi devlete kapılanmak. Herkes ya KPSS’ye hazırlanıyor; ya atama bekliyor, ya belediye veya bakanlıkta tanıdık arıyor. Öbür şeyle uğraşan yok! Bunlar arasında özel dalda halihazırda çalışanlar veya öğretmenlik, haritacılık, elektronik mühendisliği, veterinerlik, uçak teknisyenliği, vb akla gelen her türlü önü açık dalı bitirenler var. Haliyle eleman bulmak veya bulsan da tutmak mümkün değil. Zira devlete girdin mi, hayat uzunluğu garanti bir maaş ve emeklilik var.
* Kötü ekonomide hiçbir şartta kimse kimseye saygın bir yaşam vaat edemiyor, devletin lutfedeceği yardıma, hibeye, bağışa veya takviyeye bağlı hayatta kalmak. Esasen yeni sistemde yetişmiş olanlarda X neslinde olan uğraş, uğraş, zoru aşma, çalışıp elde etme, engelleri geçme, zorluğa katlanma gibi kavramlar yok.
* Ekonomi, siyaset ve diğer her türlü makro etkenin elele oluşturduğu kültürel ve sosyal ortam da, “Biz böyle güzeliz, ne zahmet edip de daha fazla, daha renkli, daha donanımlı, daha güçlü olmaya çalışacağız ki!” kıvamında oturdu son on yılda… Çok sınırsız bilgi imkanına rağmen kendini geliştirmeye, güzelleştirmeye, zenginleştirmeye niyet eden insan sayısı inanılmaz az ve her geçen gün azalıyor. Sosyal medya çarpıklığıyla yoz iktidar tesirinin toplamı geometrik hızla tapona, popülere, havalı görünene, geçiciye yönelmek. Kalıcı, ileriye yönelik, gelişme emelli kullanılan zamanlar hızla sıfırlanmakta.
*Ağır ekonomik koşullar, sosyal medya yozluğu ve iktidardaki kabadayılık kültürünün birleşmesinin bir diğer boyutu da insani kıymetlerin yerlerde sürünür hale gelmesi. Utanmak, karşısındakini düşünmek, hürmetle hareket etmek, nezaket, anlayış, hak yememeye dikkat etmek… Bunlar önemsenmemeyi bırakın; hor görülen, küçümsenen bedeller haline geldi. Utanmanın olmadığı toplumda hakkaniyet, adalet, doğruluk gibi şeyler de kalmıyor tabii…
*Dahası da var: Dinibütünlük kisvesinde yargılama, kategorize etme, küçümseme ayyuka vardı, “yeterince” klasik, tutucu, kapalı zihinli olmayan, yerel kalıplara uymayan küçük toplumlardan aforoz ediliyor. Yerelde aynı tip insan kalıyor, zihni azıcık açılanlar İstanbul, İzmir, büyükşehirlerde…
* Öte yandan kendilerini dinibütün, klâsik, yerel bedel sayan bu vatandaşlar “anaokulundan mezun olan” 5 yaşındaki çocuklarına kep ve cübbe giydirip kep atma töreni yapıyor; tesettürün ve profesyonel makyajın son modasının yarıştığı beybişavırlar; beş yıldızlı otellerde gran tuvalet Kur’anlı mezuniyet kınaları düzenliyor.
KAR EDEN İŞLETMESİNİ DE SATACAK
Candan Turhan’ın Mütevelli Heyet Başkanı olduğu Turhan Anadolu Kültür ve Kalkınma Vakfı 2017 yılında kuruluyor. Kısa adı Anka Vakfı’nın hayallerine son verdiğini bildiriyor.
Anka, Bünyan’da üretim yapan sanayi tesisi Bünsa Döküm AŞ ve süt hayvancılığı yapan CCT Tarım AŞ’nin imkanlarıyla gençlere ve çocuklara yönelik aktiflikleri sınırlamış.
120 hamile düvenin alımıyla 2003 yılında faaliyete geçen CCT Tarım, çağdaş süt ve besi çiftçiliği alanında bölgenin ilk tesisi olduğunu söyleyen Turhan, “500 büyükbaş hayvanla günde 5 ton süt elde ediyorduk. Şirket olarak satmaya çalışıyorum. Olmadı. 200 sağmal ineğimiz kaldı. Her biri 30 litre süt veriyor. Tek tek hayvanlarımızı satıp, faaliyetimizi bitirmek istiyorum. Verimliliği, karlılığı yüksek bir işletme. 16 kişi çalışıyor. Sosyal hakları veriyoruz, gençlere burs imkanı sağlıyoruz. 8 saatten 5 dakika fazla çalıştırmıyoruz, kültürel etkinlikler düzenliyoruz, yine de çalışan sadakati sağlayamıyoruz. Gençler köyde kalmak istemiyor.” diyor.
Vakfı destekleyen diğer işletme Bünsa, Bünyan’da yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan 50 yıllık çelik bilye, endüstriyel yüzey temizleme materyali çelik grit üreten bir fabrika.
İş dünyasında sıklıkla tekrarlanan “eleman bulamıyoruz” yakarışının bir Anadolu işletmesindeki profili vermeye çalışıyorum. Gençler iletişim çağında “iyi hayatları” görüyor; sırf karnını doyurmak için çalışmak istemiyor, gelecek görmek istiyor. Sosyal hayat istiyor. Kalkınmacı bir politika uygulanmadığının en net fotoğrafı bu!..
TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, Baksı Sanat ve Kültür Vakfı Kurucu Başkanı Prof.Dr. Hüsamettin Koçan ve ABC ile “Yerli Yerinde” projesini Osmaniye’de Ordu’da, Bursa’da, İzmir’de, Kars’ta ürün bazında sürdüren Şermin Topçu ile kırsal kalkınmada “riskleri” soruyorum.
Üçünden de aldığım cevaplar, “ Yerelin talebi doğrultusunda yönetimlerin iştiraki ile projelendirilen çalışma, üretime dayalı bir model içermeli.” anafikrinde ortaklaşıyor.
Tabi sosyal sorumluluk alanı dikenlerle dolu; çimentosunun sabır ve adanmışlık olduğunu kalın çizgilerle yazmalıyım.
Erdoğan Güvenoyu Almadan Yönetemez