36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
3.515,47%-0,04
5.753,00%-0,05
22.942,00%-0,06
2.984,18%-0,12
10.840,59%1,05
DOLAR 36,6753
EURO 40,0531
ALTIN 3.515,47
BİST 100 10.840,59
İmsak 02:00
Diyetisyen Sıla Yeşilyaprak, Dünya Obezite Atlası’na göre, 2030 yılında Türkiye’nin en yüksek obezite oranına sahip olacağının öngörüldüğünü söyleyerek, “Bu oran, özellikle bayanlarla çok yüksek, yüzde 55 oranında olduğu söyleniyor. Ayrıca son vakitlerde ergenlik çağında obezite çok arttı” dedi.
Sosyal medyadan yayınladığı yemek yeme görüntüleriyle ünlenen ve obezite nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden fenomen Efecan Kültür, 8 Mart’ta toprağa verildi. Kültür’ün hayatını kaybetmesinin ardından gündeme yeme bozuklukları ve fazla kilonun neden olduğu riskler geldi. Üzücü olayın ibretlik bir durum olduğunu belirten Dr. Kerem Korkut, sosyal medyanın kötü yanlarından birinin kişileri hipnotize etmek olduğunu bulaştığını söyledi.
Dr. Korkut, şöyle konuştu:
“Kişilerin, yarış yaparak ve birbirine meydan okuyarak olması gerekenin çok daha üstünde yemek yemeğe başladığına şahit oluyoruz. Beslenme, iştahımızı baskılama yöntemi, gerilimimizi atma veya yarış karşılaşması olmamalı. Bedenimizin protein, yağ ve mineral gibi birtakım gereksinimleri var. Bunları alırken fikrimiz bedenimizi beslemek olmalı. Beslenme bozukluklarında en çok karşılaştığımız tablolardan biri kişinin yemeği, gerilimini baskılamak için tercih etmesi.”
“Türkiye’de tuz tüketimi çok yüksek”
Dışarıda tüketilen bazı besinlerin içindeki çok lezzet veren unsurların, bireylerde fazla tatlı ve yanmış yağlar içeren yiyecekleri tüketme ihtiyacını ortaya çıkardığını söyleyen Dr. Kerem Korkut, şunları söyledi:
“Kişi bu yiyecekleri tükettikten sonra ise pişmanlık duygusu içine giriyor. Bu durum da bazı beslenme bozukluklarının olduğunu gösteriyor. Ancak bu kişilerin tahlili sağlıklı beslenmeyi de çok iyi kavramasından geçiyor. İyi bir alışkanlık edinmek için biraz yürüyüş yapmaya başlamak, kaliteli bir uyku düzeni belirlemesi ve biraz kitap okuma davranışı gerekiyor.”
Obezite istatistiklerinde Türkiye’nin durumunun kötü olduğunu ve tuz tüketiminin çok yüksek olduğunu dile getiren Dr. Korkut, şöyle konuştu:
“Halk olarak sevdiğiniz çok tuzlu peynir ve turşu gibi besinlerden da fazla tuz alabiliyoruz. Obezitenin en büyük tetikleyicilerinden biri de şeker ve nişasta.
Düzenli bir şekilde her ikisi de tüketilir ancak bazen 3-4 günlük detoks yaparak ara vermek çok faydalı olacaktır. Örneğin, 3 gün boyunca tuzsuz beslenmek ya da 3 gün şekerden uzak beslenmek bedene bir format atarak, yeniden başlatmak üzeredir.
Bu gibi uygulamaları genellikle yapamadığımız için özellikle kış aylarında hastalıkları atlatmak daha uzun süre alıyor.”
Gün içinde uzun açlığın faydaları olduğunu ifade eden Korkut, sözlerini şöyle sürdürdü:
“
Tüm bu bilgiler ışığında doktora danışarak ve kendimizi iyi hissettiğimiz dönemlerde yapmamız gereken bir beslenme biçimi olarak bakmalıyız. Ramazan öncesi, en ideali de bir hazırlık yapıp öyle oruç tutmaya başlamaktır. Ancak uzun açlık herkesin yapabileceği bir şey değil.
İlaç kullanımı, diyabet, metabolik hastalık veya ağır bir travma varsa uzun süre aç kalmaya çalıştığınızda bu kalp hastalığı, kanser riski gibi birçok hastalığın riskini arttırabilir “
“Obezite oranı kadınlarda yüzde 55”
Dünya Obezite Atlası’na göre, 2030 yılında Türkiye’nin en yüksek obezite oranına sahip olacağının öngörüldüğünü söyleyen Diyetisyen Sıla Yeşilyaprak ise şöyle konuştu:
“Bu oran özellikle bayanlarla çok yüksek, yüzde 55 oranında olduğu söyleniyor. Son vakitlerde danışanlarımda da ergenlik çağında obezite çok arttı.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi rahatsızlıkları olan bireylere şuurlu farkındalık uygulamalarının öğretilmesi lazım. Kişinin yavaş yemek yemeyi öğrenmesi gerekir. Aynı zamanda sosyal medyanın etkisi de çok büyük.
Kişi sosyal medyada filtrelenmiş vücutları görünce onların gerçek olduğunu düşünerek kendisine bazen büyük yükler bindirebiliyor. Ya da çok fazla yemek yiyebiliyor, çok az yemek yiyerek kendisini çok aç bırakıyor. Bunların hepsi büyük sağlık sorunlarına yol açıyor. Yeme bozukluklarında psikiyatrist, psikolog, diyetisyen hepsi birlikte çalışmalıdır.
Besinlerin iyi, kötü yemek olarak ayırılmaması gerekir. Çünkü kişinin zihninde bir sürü sorunlu gördüğü yiyecek var. Bu da onun gerilimini artırmaktadır. Bu sebeple yasaklar olmadan daha sürdürülebilir bir beslenme öğretilmelidir.” (DHA)
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
‘Gençlik İksiri’ Diyerek Sağlığınızdan Olmayın! Yaş Alırken Yaşlanmamanın 10 Püf Noktası
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.