DOLAR

32,6921$% -0.19

EURO

35,1921% 0.28

GRAM ALTIN

2.445,75%-0,17

ÇEYREK ALTIN

3.975,00%-1,05

TAM ALTIN

15.925,00%-1,06

ONS

2.328,99%0,12

BİST100

10.406,87%-2,26

İkindi Vakti a 17:11
Bursa AÇIK 22°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Varşova ve Kiev’deki Hava: Nato- Rusya Savaşına Doğru Mu?

ad826x90

Osman Atalay

Almanya Federal İçişleri Bakanlığı ve Federal Sivil Savunma Başkanlığı, vatandaşlarına en kısa sürede kendi sığınaklarını hazırlamaları bazı gıda maddeleri stoklama çağrısında bulunması uluslararası siyaset alanında sosyal medyada gündem olmaya devam ediyor .

Şimdilik Almanya’da siyasi başkanlar ve kanaat liderleri tarafından şimdi çok dillendirilen bir konu olmasa da genel olarak Rusya’nın Almanya ve Fransa’ya saldırma ihtimali Almanya ve Fransa’nın ulusal güvenlik siyasetlerinin ehemmiyetle üzerinde durduğu bir konu olduğunun altını çizmekte fayda var.
Avrupa ve NATO üyesi ülkelerin Ukrayna’ya verdikleri silahları bu güne kadar sadece ülkelerini savunmak için kullanma kuralının geçtiğimiz haftalarda iptal edilmesi, Ukrayna cephesinde yeni bir hareketlenmeye işaret ediyor.

Ukrayna’ya verilen silahların artık Rusya topraklarına saldırı amaçlı kullanımına izin verilmiş olması, Avrupa’nın güvenliğini doğrudan riske edecek bir karar. Tehlikeli bir sürecin habercisi.
Belki de bu sebeple halka daima savaşa hazırlıklı olması telkin ediliyor.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna savaşında yenilmesinin Avrupa’nın güvenliği için hayati ehemmiyet taşıdığını ifade etti.

Macron, Ukrayna’ya daha fazla askeri yardım gönderilmesini görüşmek için bir araya getirdiği Avrupalı önderlerle Ukrayna’ya asker gönderilmesi konusunda ise fikir birliğine varılamadığını açıkladı.

Macron, “Ancak hiçbir seçenek göz gerisi edilmemeli. Rusya’nın kazanmaması için gereken her şeyi yapacağız” dedi.

Macaristan Başbakanı Orban ise AB’deki genel tavrın tersine her zaman Rusya’nın güvenliğini de ön planda tutan bir tavır takınıyor.

Geçtiğimiz hafta Orban; “Çatışma bölgesinin yanında olmamız nedeniyle güvenliğimiz için önlem almamız gerekiyor” diyerek ekledi: “Zor bir devirden geçiyoruz ve bu Kasım ayına kadar devam edecek. ABD seçimleri de var, bu nedenle bu yaz ve sonbaharda hayatta kalmamız gerekiyor.” Orban bu kelamlarıyla aslında NATO’nun kararlılığına da dikkati çekmiş oldu.

Son bir yıldır NATO, Avrupa’daki bir çok başat ülkeyi Ukrayna-Rusya savaşında domine etmeye çalışarak onları sıcak savaşın aktif oyuncuları kıvamına getirmeye çalıştı.

Ve bu stratejide büyük oranda da başarılı olmuş görünüyor.

Ukrayna’ya silah tedariki için NATO topraklarında Polonya, Slovakya ve Romanya’da üç büyük askeri üs inşa edilme konusunda muahedeye varılmış olması önemli hazırlıkların yapıldığını gösteriyor.

İHH İnsani yardım vakfı Kurban projesi kapsamında Ukrayna başkent Kiev ve Polonya başkenti Varşova da Polonya Dini Yönetimi yetkilileri Ukrayna İslam Birliği, Kiev Birlik kültür merkezi yetkilileri ve bir gurup akademisyen siyasetçi arkadaşlar ile bir araya gelme şansımız oldu.

Polonya ve Ukrayna’da sivil toplum kuruluşu ve yetkilileri ile yaptığım sohbetlerde Polonya’nın ülke topraklarında Patriot bataryası üretim tesisi kurulduğunu açıklaması Polonya’nın mümkün Rusya saldırısına karşı hazırlık yaptığını gösteriyor.

Polonyalılar Rusya saldırmadığı sürece savaşa katılma taraftarı olmadıklarını, savaş beklemediklerini ancak ihtimal dahilinde çok önemli hazırlıkları olduğunu söylüyorlar.

Polonyalılar daha fazla Rusya’nın tehditlerinden korkuyorlar.

Polonya Başbakanı Donald Tusk sık sık; Rusya’nın “savaş öncesi” periyotta olduğunu ve tüm kıtanın akıbeti açısından Ukrayna’nın Rusya’ya yenilmemesi gerektiğini ve savaştaki gelecek iki yılın her şeyi göstereceğini vurguluyor. Tusk, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kritik vakitleri yaşadığını söylüyor.

Ukrayna’ya gelince

42 milyon nüfusu olan Ukrayna’dan savaşın başlaması ile birlikte komşu Polonya ve Avrupa ülkelerine milyonlarca insan göç etti.

Ukrayna savaşı üçüncü yılını doldururken iki ülkenin (Rusya ve Ukrayna ) toplamda büyük çoğunluğu asker olan 1 milyon insanını kaybettiği tahmin edilmekte.

Savaşın ilk aylarında Polonya’ya geçen Ukraynalı sığınmacı sayısı 14 milyon 182 bin olarak kaydedilmiş lakin Polonya sınır muhafızları, savaşın başından bu yana göç eden 12 milyon 399 bin Ukraynalının Polonya’dan ayrıldığını aktarıyor.

BM Mülteci Örgütü’nün bilgilerine göre de 9,9 milyondan fazla Ukraynalı ülkesine geri dönmüş.

Polonya’da ise bu gün 1 milyon civarında Ukraynalı sığınmacı yaşamını sürdürüyor.

Ukrayna halkı savaşın uzaması NATO ve AB’den beklenilen savaşın bahtını değiştirecek saldırı silahlarının gelmeyişi ile önemli bir şekilde demoralize olmuş durumda.

Savaşın uzaması ile göç eden ailelerin büyük kısmının tekrar Ukrayna’ya dönmesi ekonomik sıkıntılar ve cephede savunma durumuna geçilmiş olması Ukrayna halkını Batı’ya karşı sorgulama sürecine çevirmiş durumda.

Ukrayna kamuoyunda Rusya’nın da Ukrayna cephesinde geldiği noktanın çok daha fazla ötesine geçemeyeceği konuşuluyor.

Fakat Ukrayna’da STK temsilcileri ve siyasi figürler ile yaptığımız görüşmeden edindiğimiz izlenime göre ülkedeki genel havaya, sonbahar veya kış aylarında Ukrayna-Rusya savaşında kritik yeni bir saldırı dalgasının başlayacağı kanaati hakim.

Savaş bu gün iki taraf için de cephede durağan hale gelmiş durumda, artık yeni dalgada teknolojik silahların rolünün daha tartı kazanması bekleniyor.

NATO, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri geçtiğimiz haftalarda Ukrayna’nın artık Batı menşeli silahları Rusya topraklarına saldırı amaçlı kullanma yasağının kalktığını açıklaması, Avrupa’nın da bu savaştan nasibini alacağı ve Rusya’nın AB topraklarına karşılık vermesi gayet normal görünüyor.

2024 sonbaharı veya 2025 kışı bu savaşın ikinci ve son raundu olarak görülmeli.

Ukrayna ve Polonya’da siyasi seçkinler, NATO/Avrupa cephesinin Ukrayna’ya önemli bir destek vererek başlatacağı yoğun saldırının ardından Rusya ve Ukrayna’yı ateşkes (barış) masasına zorlayacağı görüşünü savunuyor.

Doğu Avrupa ve Balkanlarda ise özellikle Macaristan Belarus, Sırbistan ile kısmen Bulgaristan bu savaşta NATO’yu dozunda eleştirmeye devam ediyor.

Macaristan Devlet Başkanı Urban’ın “NATO bizi yani üyelerini kaçınılmaz bir savaşa sürüklüyor” açıklamasına İtalya Başbakanı Giorgia Meloni; “Rusya, Ukrayna’nın kaidelerini kabul etmemesi durumunda teslim olmaya zorlanacak” diyerek karşılık verdi.

Sırbistan Devlet Başkanı Vuciç de “Temel ihtiyaç hususlarını stoklamaya başladık. Üç, dört ay içinde kaçınılmaz, durdurulamaz bir savaşa sürükleniyoruz” diyerek Rusya’nın yanında yer aldığını bir kez daha gösterdi.

Aslında Rusya’nın Ukrayna’sını Sırbistan olarak görmek gerekiyor.

Balkanlar’ın eski kadim toplumu olan Sırpların tarihi olarak siyasi, askeri, ekonomik ve ziraî alanda istikrarlı bir politik gücü var.

Sırbistan, Avrupa siyasetinde Kosova, Bosna ve Karadağ siyasetlerinden ötürü yalnızlaşmaya itiliyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra da Sırbistan önemli manada çok iyi bir ‘ikili siyaset’ yürüttü. Bu stratejide kısmen başarılı da oldu. Belgrad böylelikle Rusya ile AB Parlementosu arasında denge siyaseti yürüttü.

Sırbistan’ın Çin’e yaklaşması çok önemliydi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i Belgrad ‘da hiçbir devlet başkanına yapmadığı görkemli merasimlerle karşılayıp Sırplara devlet sarayı önünde Çin’i alkışlatması Avrupa ‘ya önemli ve çok net diplomatik bildiriydi. Tabi burada Çin’in Sırbistan da uzun vakittir Bir Yol Bir Kuşak Projesi kapsamındaki ekonomik yatırımlarını da hatırlamak gerekir.

Ayrıca İsrail’in Filistin’de soykırıma başlamasından itibaren Sırbistan’a tam 8 kez çok önemli seviyede ziyaretler gerçekleştirilmiş olmasını iyi analiz etmek gerekiyor.

Sırbistan Balkanlarda çok önemli bir silah sanayisine sahip. Belgrad, Avrupa siyaseti içerisinde kıskaca alınma durumunu Çin ve İran ile ilgilerini geliştirerek ve her iki ülkenin yatırımlarıyla, aşmayı düşünüyor.
Özellikle İsrail’den özelde Çin’e genelde ise Asya’ya doğru akan yoğun bir sermaye akışı var.

Sırbistan şayet bunu doğru analiz ediyorsa, ki şu anlık en azından görünen o, bu doğrultuda bu paralel alakayı doğru bir şekilde yürütmek isteyecektir. Yani hem Çin’le bağlantıları güçlendirip hem de İsrail sermayesinin Çin’e doğru transfer edilmesinde rol alma isteği ile birlikte, yalnızlaştığı Avrupa siyasetinde güçlü bir konuma evrilmek isteyecektir.

Rusya Milli Güvenlik Kurulu’nun Rusya -NATO savaşı çok yakın açıklamaları Putin’in Kuzey Kore’nin ardından Asya seyahatinin ikinci ayağı olan Vietnam’a seyahatini, yaklaşmakta olan Rusya-NATO savaşının psikolojik harp hazırlıkları olarak görmek gerekir.

Rusya-Ukrayna savaşının ikinci raundu öncesi psikolojik kademeye geçilmiş olduğunu görüyoruz.

Doğu Avrupa ve Balkanlar da Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovakya Romanya, Arnavutluk Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve Sırbistan’da, başta NATO üyesi ülkelerde önemli bir savaş asker mühimmat yığınağı ve insani gereksinimlerin tedariği ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesini de hafife almamak gerekiyor.

Önümüzdeki günler, NATO’nun Ukrayna ve Polonya’yı asla Rusya’ya ezdirmeme planı ya denetimli bir savaş sürecinin dozunu arttıracak ya da 2030’larda beklenen 3. Dünya Savaşı’nın doğrudan Rusya’ya saldırı kehanetini haklı çıkartacaktır.

Her ne kadar Avrupalı başkanların sert ve saldırgan açıklamaları dünya kamuoyunda büyük tedirginlik oluştursa da, Polonya ve Ukrayna’nı siyasi seçkinleri, bu savaşın gidişatı ve maksadının Rusya’yı mağlup etmek değil, yıpratmak ve yormak, zayıf bir halde masaya oturtmak olduğu görüşündeler.

Ukrayna’da taksimatın nasıl yapılacağı konusu da önemli.

Rusya’da kalacak olan şehirler ile Ukrayna da kalması istenen stratejik jeopolitik öneme haiz Kırım bölgesi ve şehirler üzerindeki mutabakat, savaşın taraflarını iyice yoracağa benziyor.
Unutulmaması gereken bir konu, ABD’nin istihbarat üreten kurumlarının tamamına yakınının Rusya Ukrayna’ya saldırdığında kısa sürede Kiev’e ulaşır tahlilini yapmasıydı. Vox’ta yayınlanan bir makaleye göre sadece ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı İstihbarat Araştırma Ofisi (INR) hakim görüşün tersine görüş bildirmiş.

ABD’deki seçkinler şimdi ekranlara çıkıp ‘bu savaşın amacı başından beri Rusya’yı yıpratmaktı, zati fazlasını beklemiyorduk’ demeye başlamalarını da iyi okumak gerekiyor.

Bakalım Ukrayna da son raunt kimin olacak?

Polonya ve Ukrayna cephesinden bakıldığında denetimli bir kaos siyasetinin yürütüldüğü hissine kapılıyor insan. Ne Ukrayna ne Rusya’nın Orta Doğu toplumu gibi uzun vadeli savaşlara sağlam manevi bir karaktere sahip olmadığını görüyoruz.

Rusya’nın Ukrayna’da uğrayacağı can yakıcı saldırılar karşısında Balkanlar’da homojen güçlü bir Sırbistan ile Slav kartını oynamaktan çekinmeyeceğini de söylemekte yarar var.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hindistan Başbakanı Modi, Rusya’ya Gidecek

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.