Vitaminler doğal yollarla gıda eserlerinden alınabilen, bedenin yenilenmesi, gelişmesinde önemli rol oynayan ve günlük olarak alınması gereken organik bileşiklerdir. Günlük ömürde her vitaminin sağlık açısından ayrı bir kıymeti ve görevi vardır. Vitamin ihtiyacını karşılamanın en doğru formu ise, doğal besinler tüketmektir. Bazı tıbbi durumlar, genetik özellikler, yaş gibi faktörlerden ötürü yeteri kadar alınamayan vitaminler, destek eserlerden doktor denetiminde karşılanabilir. Fakat vitamin takviyesinden en iyi şekilde verim alabilmek için, önce eksiklik saptanmalı ve vitamin kullanımı bu doğrultuda gerçekleştirilmelidir.
Vitamin ve gıda destekleri, önerilen ölçüde kullanmak şartıyla, yetersiz beslenme, emilim bozukluğu ve ileri yaş gibi farklı durumlara sahip olan kişiler için epey etkili olmaktadır. Vitamin destekleri kontrol altında ve şuurlu bir şekilde kullanıldıkları sürece yarar sağlar.
Ancak günümüzde, reklamlar, kulaktan dolma bilgiler ve çevre tavsiyeleriyle, gereksiz ve bedenin hiç ihtiyacı olmamasına rağmen alınan bu destek eserlerinin, bedene faydadan çok zarar verdiği ve öncelikli olarak doğal yollardan alınması gerektiği unutulmamalıdır. Destek olarak üretilen bu ürünler vitaminlerin konsantre halini içermekte olup, vitaminlerin yağda ve suda çözünen çeşitleri olarak bazı farklılıkları vardır.
Yağda çözünen vitamin çeşitlerinin fazladan kullanımı, suda çözünen tiplere göre daha olumsuz etki oluşturma potansiyeline sahiptir. A, D, E ve daha düşük toksisiteye sahip K gibi yağda çözünen vitaminler bedenin belli bölgelerinde depolanırken, belli dozlarda ve müddetlerde alındığı sürece herhangi bir yan tesirin gözlenmediği suda çözünen diğer vitaminler bedende depolanmaz.
Günlük olarak alınması epey önemli olan C vitamini, bağışık sistemini ve sinir iletimini destekleyici özelliklerinin yanı sıra güçlü bir antioksidan olmakla birlikte, fazlalığında, kusma, karın ağrısı, böbrek taşı görülebilir. A vitamini fazlalığı ise karaciğere toksik etki yaparak, deride pullanma, saçlarda dökülme, görme bozukluğu, kas güçsüzlüğü meydana getirebilir. D vitamini fazlalığında kanda kalsiyum düzeyini yükseltir; bu da kalpte ritim bozukluğuna, böbrek taşı oluşumuna ve kas kramplarına yol açabilir. Fazla E vitamini, baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, K vitamini fazlalığı ise pıhtılaşma bozukluklarına neden olabilir. B1 ve B6 vitaminlerin fazla tüketilmesi sinir sisteminde hasar oluşturarak, ellerde ve ayaklarda uyuşma, his kaybı ve güçsüzlük geliştirebilir.
ABD’de yapılan bir bazı bilimsel araştırmalarda, aşırı vitamin kullanımı ile prostat kanseri arasında ilişki olduğuna dair sonuçlar alınmıştır. Ayrıca çeşitli ilaçlarla birlikte alınan vitaminler, etkileşime girerek, birbirlerinin aktifliğini de etkileyebilmektedir.
Yağda çözünen vitaminlerle, suda çözünen vitaminlerden farklı bir tüketim biçimi vardır. Bu desteklerin başka bir çeşit yağ içeren besinlerle birlikte alınması ile azamî verim elde edilebilir. Alınan farklı vitamin cinsleri birbirlerinin etkilerini olumlu ya da olumsuz olarak değiştirebilmektedir. Buna örnek olarak, A ve E vitaminlerinin, K vitamininden ayrı olarak alınmasının gerektiği, B D ile K vitamin desteklerinin bir ortada kullanılmasının, kalsiyum düzeyini destekleyerek kemik sıhhatini korumak ismine ehemmiyet taşıdığı gösterilebilir. Bir diğer suda çözünen vitamin tipi olan B vitamini destekleri, günün herhangi bir saatinde kullanılabilmekte olup, genelde sabah saatlerinde alınması önerilmektedir.
Bu ortada, macun, özel bal veya çeşitli karışımlardan oluşturulmuş bir eserin hangi öğeyi ne kadar içerdiği bilinmiyorsa, olabildiğince uzak kalınmasında yarar vardır.
Vitaminlerin birçok bitkisel ve hayvansal besinlerde esasen bulunmakta olduğundan, mevsimine göre uygun taze sebze-meyve yüklü bir beslenmeyle bedeninizin günlük vitamin ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilirsiniz.
Sağlıklı, doğal ve istikrarlı bir beslenmenin yerini hiçbir destek eserin alamayacağını değerle belirtmek isterim.
Sağlıkla kalın!
13:11
