32,8911$% 0.61
35,6010€% 0.46
2.495,19%0,70
4.052,00%0,59
16.235,00%0,58
2.357,48%-0,06
10.796,57%-0,62
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mayıs ayında yeni dönemine başlamasıyla birlikte Çin ile başlayan ve giderek hız kazanan yurtdışı ziyaretlerinin en dikkat cazibeli ayağı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ile Vietnam’a gerçekleştirildi. Putin, Kuzey Kore’de Devlet Başkanı Kim Yong-Un tarafından el üstünde ağırlanırken, iki ülkenin imza koyduğu kapsamlı stratejik anlaşma dikkatleri üzerinde topladı. Anlaşma, iki ülke arasında karşılıklı savunma yardımını içerirken, ortaya konun stratejinin de Çin Halk Cumhuriyeti ile eşgüdüm içerisinde yeni bir Avrasya savunma mimarisi oluşturulmasıyla alakalı olduğu görüşleri öne çıkıyor.
Rusya lideri Vietnam’da da hem ekonomik münasebetleri güçlendirmeyi hem de savunma işbirliğinin öne çıktığı bir ziyaret gerçekleştirdi.
Rusya Federasyonu’nun Kore ve Vietnam ile tarihî yakınlıkları bağlamında Avrasya coğrafyasına yansımaları eşliğinde Putin’in son ziyaretlerini Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.
‘İki ülke arasındaki ilişki düzeyi müttefikliğe yükseltildi’
Dr. Barış Adıbelli, Rusya Federasyon ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) arasındaki tarihi ilgilere dikkat çekerken, 1990’larda duraksayan alakaların Putin’in ziyaretiyle yeniden müttefiklik düzeyine yükseldiğini vurguladı:
“Kuzey Kore’yi 1948’de kuranlar Ruslardır. Kim Jong Un bugün o koltukta oturuyorsa, 1948’de onun dedesini de Ruslar getirdiği için. Ondan sonra ülkenin gelişiminde, ayakta durmasında Sovyet Rusya’nın desteği ve katkısı vardır. Önce bunu tespit edelim. Bunu niçin söylüyoruz? Güya Kuzey Kore uzakta, Rusya tarafından bilinmeyen bir ülke gibi anlatıldı. Özellikle Türkiye’de böyle anlatıldı. Halbuki Kuzey Kore ve Rusya arasındaki ilişki epeyce tarihseldir. 1948 de bizim çağdaş manada tanımladığımız yıl. Kore halkı ile Rusların münasebeti 1700’lere kadar uzanıyor değilse. Tarihçesi uzun. Dolayısıyla Asya’daki ilk komünistler de Korelilerdir. Çinliler diye bilinir ancak ilk temas Koreliler ile başlar. Özellikle Mançurya’daki Koreli göçmenlerde bunu görüyoruz.
Günümüze gelirsek, Kore’nin hem SSCB hem de Rusya için ayrı bir yeri var. Boris Yeltsin döneminde yani Rusya Federasyonu’nun ilk yıllarında, Kuzey Kore çok fazla merkezde değildi zira Batı ile olan bağlantıların bozulmasını istemiyorlardı. Putin’in de ilk devirlerinde sonlu bir ilişki vardı. Lakin 2014’ten sonra Rusya, tarafını Asya-Pasifik’e çevirdi. Özellikle Kim Jong Un ile ilişkiler farklı bir düzeye yükseltildi. Ama bugün değişik bir şey var. Dün, kapsamlı stratejik iştirak anlaşması imzalandı ve iki ülke arasındaki ilişki düzeyi müttefikliğe yükseltildi. Bu sabahtan itibaren Kuzey Kore, Rusya’nın hem stratejik ortağı hem de müttefiki.”
‘Bugünkü anlaşma 1961’dekinin canlandırılmasıdır’
Adıbelli, Putin’in Pyongyang ziyaretinde imzalanan kapsamlı mutabakatın, mayıs ayında Çin ile imzalanan bildirideki Asya-Pasifik güvenlik mimarisine paralellik teşkil etmesine dikkat çekti
‘Asya’daki bütün ziyaretlerde bu kucaklaşma moda olacak’
Rusya-Kuzey Kore iştirakinde Batılıların nükleer, balistik füze ve turizm gibi alanlara ağırlaştığını ifade eden Adıbelli, özellikle uzay çalışmaları kapsamında işbirliğine atıfta bulundu. Adıbelli’ye göre Putin’in Şi Cinping ve Kim Jong Un ile yaptığı kucaklaşma, Asya-Pasifik bölgesindeki diplomatik temaslarda yeni bir moda oluşturacak:
“Peki bu gezi neden önemli? Putin niçin gitti Kuzey Kore seyahatine? ‘Kahraman Kuzey Kore halkı, savaşta bize yardım ediyor’ dedi Putin. Savaşta destekledikleri için gitti. Batı’nın iddiasına göre, Kuzey Kore bir yıldır top mermisi sağlıyor. Fakat Putin bir şey söyledi. ‘Batı, Ukrayna’ya bize karşı savaşmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. O zaman ben de Kuzey Kore ile savunma anlaşması imzalarım’ dedi. Yani ‘sen yapıyorsan, ben de yaparım ve bu meşrudur’ dedi. Kuzey Kore ile yeni devirde bu münasebetin ismini koyuyorlar ve yasal yerde savunma alanındaki bağları yürütecekler. Ayrıca Putin, hiç kimsenin Kuzey Kore’ye yaptırım dayatamayacağını ve Kuzey Kore’yi kimsenin işgal edemeyeceğini belirtti. Burada ABD’yi, Güney Kore’yi ve Japonya’yı kastediyor. Kuzey Kore’yi koruyacağının taahhüdünü verdi.
Şimdi Batı’daki en büyük korku şu: Rusya, Kuzey Kore’yi kanatları altına aldı. Sanki Rusya, Kuzey Kore’yi nükleer şemsiyesi altına alacak mı? Rusya, Kuzey Kore’nin nükleer gücüne katkıda bulunacak mı? Bence bulunacak. Uzay çalışmaları kapsamında balistik füze geliştirme ortaklığı? Evet, başladı. Turizmde, ticarette vs. de aslında işbirliği yapılacak. Kuzey Kore kıyılarındaki oteller tespit edilecek, tadilatlar yapılacak ve yeni tesisler inşa edilecek. Rus turistler buraya yönlendirilecek. Bizim kıyılarımız pahalı olduğu için Rus turistler ülkeyi terk ediyor. Tahminen ileride Kuzey Kore’deki tesislere yönlenecekler. Olağan asıl önemli olan Rusya’nın, savunma alanında Asya-Pasifik’te ‘Biz varız’ demesi. Soru şu: Çin bundan rahatsız mı veya Çin’in bundan haberi var mı? Elbette haberi var. Biliyorsunuz Putin ve Şi Cinping bir kucaklaştı orada. Ondan sonra Kim Jong Un ile kucaklaştı. Sonra Vietnam Komünist Partisi Başkanı ile kucaklaştı. Bu artık bir gelenek haline geldi. Asya’daki bütün ziyaretlerde bu kucaklaşma moda olacak.”
‘Bölge son devirde ittifaklar çöplüğüne döndü’
Dr. Adıbelli, Rusya ve Çin’in inisiyatiflerine karşılık ABD’nin bölgeyi son devirde ‘ittifaklar çöplüğüne’ dönüştürmesine dikkat çekti. Adıbelli’ye göre Rusya ve Çin’in işbirliği oluşumuna Kuzey Kore’den sonra Vietnam da dahil edilirse, ABD’nin AUKUS gibi yapılanmaları boşa çıkacak:
“Asya’da bir NATO mu kuruluyor’ diyenler var. Bu mutabakattaki dördüncü maddeyi, NATO’nun beşinci unsuruna benzetenler var. Burada bir ittifak var doğal ama bölgesel bir pakt bence yok. Zira Çin, askeri paktlara karşı. Çin şöyle diyor: ‘Ekonomi, ticaret, teknoloji bana ait. Rusya, sen bu işin savunma boyutuna bak. Askeri olarak sen koru.’ Zira Rusya’nın elinde Kolektif Güvenlik Anlaşma Örgütü var. Rusya daha önce bu mevzularda tecrübeli. Sovyet ve Varşova Paktı geçmişi var. Dolayısıyla Rusya, bölge ülkelerine gidecek ve ‘Amerika’nın zorladığı, sıkıştırdığı ve Amerika’dan bunalan Asya-Pasifik ülkeleri için Rusya, yeni bir hava alma, yeni bir nefes alma yeri açtı’ diyecek. Bu Kuzey Kore olur bugün. Ama Vietnam’a da benzer teklifi var. ‘Seni sıkıştırıyorlarsa yanıma gel, nükleer koruma şemsiyemin altına gir’ diyebilir. Yavaş yavaş Asya’daki uluslar Rusya’ya yaklaşmaya başlayabilir. Mesela Çin’in bölgesel hırsları var. Bazı ülkeler tarihi süreçte buna şahitlik ettiği için Çin’e pek yanaşmıyor. Ama Rusya ile Vietnam halkı arasında değişik bir ilişki var. Zira Vietnam Savaşı boyunca Sovyetler Birliği’nin inanılmaz bir yardımı var. Şimdi Batılı gözlemciler de ‘Sıra Vietnam halkında. Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın dayanağa ihtiyacı var’ diyorlar. Vietnam Komünist Partisi de ‘Borcumuzu ödeme zamanı’ diyor. Ziyaret biraz ekonomik gibi gözüküyor ancak Vietnam ile savunma alanında Hindistan ve Rusya’nın ayrı alakaları var. Vietnam’daki füze sistemlerinde Rusya’nın katkısı var. Vietnam doğal şu anda savaş alanında pek katkı yapamaz. Savunma sanayi üreticisi değil. Ama Rusya’nın savunma endüstrisinin önemli bir müşterisi olup, Amerikan merkezli Hint-Pasifik ekseninden kayarak Rusya merkezli Asya-Pasifik oluşumuna yanaşabilir. Yani mesela Rusya, çok yiğit bir şekilde ‘Ben nükleer müdafaamın altına alırım’ diyor. Bunu Çin yapmaz. Çin’in böyle bir uygulaması yok. Çin daha fazla ekonomik yardımdan, fonlardan vs. söz ediyor.
Çin’den eksik kalanı Rusya tamamlıyor. Mayıs ayında ne demişlerdi? ‘Asya-Pasifik güvenliğini birlikte sağlayacağız’ demişlerdi. Yani Asya-Pasifik’i, Japonya’ya ve ABD’ye bırakmayacaklarını belirttiler. Japonya’nın altını çiziyorum. Bölge, ittifaklar çöplüğüne döndü son periyotta. Son üç yıldan beri AUKUS kuruldu, Japonya-ABD-Güney Kore, yok ABD-Filipinler vs. ittifak çöplüğüne döndü Asya-Pasifik. Her yıl hatta altı ayda bir ittifak kuruluyor. Biden yönetimi, her altı ayda bir ittifak kuruyor. Filipinler misyonunu yerine getiremezse Mikronezya ile, Brunei ile ittifak kurar artık.”
‘ŞİÖ zirvesinde Erdoğan da bulunacak. Bakalım ne sürprizler çıkacak?’
Vladmir Putin ve Kim Jong Un arasında imzalanan anlaşma ile Asya-Pasifik’te yeni bir periyoda girildiğini vurgulayan Dr. Barış Adıbelli, Rusya’nın Pasifik filosuna yatırım yapacağı görüşünde. Öte yandan Adıbelli’ye göre, Putin’in Belarus ve Astana ziyaretlerinde de önemli görüşmeler olacak ve bunlardan birisi de Erdoğan’la yapılabilir:
‘Tüm Asya-Pasifik coğrafyasını ve oradaki yeni nizamı Avrasya olarak adlandırıyorlar’
Adıbelli’ye göre, Rusya ve Çin, Asya-Pasifik ve Avrasya güvenlik mimarisine Kuzey Kore’yi dahil etmiş oldu. Kuzey Kore’nin ileride BRICS dahil birçok opsiyona sahip olacağının altını çizen Dr. Adıbelli, öte yandan Putin’in kaleme aldığı makalenin de önemli bildiriler taşıdığını vurguladı:
‘Çin’i Filipinler ile kuşatmaya çalışan ABD şimdi ne yapacak?
Vietnam’ın kurtuluş çabasında SSCB’den aldığı desteği ve Vietnam mücadelesinin lideri Ho Chi Minh’in ÇKP ile yakınlığını hatırlatan Barış Adıbelli, Vietnam’ın Rusya-Çin ekseni ile yakınlaşmasının ABD’yi paniğe sürükleyebileceği görüşünde. Adıbelli’ye göre ABD’nin yaşayacağı bir panikte en ileri felaket senaryolarının başında, Japonya’nın nükleer silahlanmasına izin verilmesi yer alıyor:
“Vietnam’ı önemsiyorum. Geçtiğimiz kasım gibi Şi Cinping de Vietnam’ı ziyaret etti. Orada anlaşma imzalandı. Şimdi Rusya. Duble bir yaklaşım var. Vietnam baktığı zaman bakacak, bir tarafta Biden’ın ABD’si var. Diğer tarafta ise Vietnam’ın eski dostları var. Ho Chi Minh, Çin Komünist Partisi’nde yetişmiş birisi. Onun dayanağıyla Vietnam’a geldiler. Çin ile tarihi ilişkiler var. Öte yandan Vietnam’ın çabasında de Sovyet Rusya rol oynadı. İki taraftan da dostları. Bu yeni dönem heyecan verici. Bakalım Çin’i Filipinler ile kuşatmaya çalışan ABD şimdi ne yapacak?
Tabii bir tasam var. ABD bu panikle, Japonya’yı nükleer silahlara erişebilen bir ülke statüsüne getirirse bu tehlikeli olur. Japonya’nın taleplerine onay verir, engelleri kaldırırsa, Japonya nükleer başlıklar üretmeye başlar. O zaman ne olacak? 2. Dünya Savaşı öncesi askeri imparatorluk olan Japonya’yı tekrar Pasifik’te göreceğiz. Olağan ABD kendi Frankeistein canavarını yaratmış olur. Bu Japonya, Nagazaki’nin hesabını sorar. Kişida’nın Time mecmuasına bir röportajı vardı. ‘Memleketim Hiroşima. Babaannem, çocukluğumuzda orada atom bombası yüzünden yaşanan vahşeti anlattı. Bizim çocukluğumuz, o öyküleri dinlemekle geçti’ diyor. ABD’nin müttefiki bu. Ortalama her Japon, atalarından bunu dinledi. Gün gelir bunun hesabını ABD’den sorarlar. Japonya’ya dikkat edelim diyoruz o yüzden.”
‘Güney Kore mermileri bedelsiz Ukrayna’ya hibe ediyor, bu sorun olmuyor ama Rusya alınca sorun oluyor’
Dr. Adıbelli’ye göre Rusya, Kuzey Kore ile yaptığı muahedenin sonucunda, yaptırımları tanımayacağını resmen ilan etti. Güney Kore’nin yüzbinlerce top mermisini bedelsiz Kiev’e sunduğunu lakin Rusya’nın Kuzey’den mermi aldığı tezlerinin sorun yapıldığını vurgulayan Adıbelli, çifte standartlara dikkat çekti. Adıbelli’ye göre ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi bitmiş durumda:
“Putin’in yaptırımlar problemiyle ilgili açıklamasında şu mesaj var: Bundan sonra Kuzey Kore’ye karşı alınacak yaptırım kararlarını Rusya dinlemeyecek. Her türlü yardımı yapacak. Yani Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımlarını tanımayacağını belirtti. Bir tarafta Çin’in ekonomik yardımı, diğer yandan da Rusya’nın karşılıklı askeri işbirliği var.
Bu mühimmat iddiasını da ortaya atan Güney Kore. Sen gidiyorsun yüz binlerce top mühimmatını, bedelsiz Ukrayna’ya hibe ediyorsun. Bu sorun olmuyor ama Rusya gidip top mermisi alınca sorun oluyor. İşte, uluslararası sistemdeki dengesizlik ortada. Savaş olsa da adil olacak. Her iki taraf da yapacak yapacağını. Ama bu bile adil değil. Terazi tek bir tarafa ağır basıyor. İsrail’i görüyorsunuz. Gazze’yi, Refah’ı gördük. Adam BM Güvenlik Konseyi’ne, Adalet Divanı’na uymuyor. Rusya da şimdi diyor ki ‘Madem onlar uymuyor, bu da benim Uzakdoğu’daki müttefikim’ diyor. Yoldaşlık, kardeşlik bitti. Artık müttefiklik var. Diledikleri kadar silah alıp vereceklerini söylüyorlar. Bugünden itibaren yeni bir Asya-Pasifik önümüzdedir. Hint-Pasifik falan bitti. Rusya ve Çin ele ele verip, Kuzey Kore ile üçlü bir ittifak kurabilir. Bu, ABD-Japonya-Filipinler gibi üçlülere karşı olabilir. ABD her yıl bir ülkeyle üçlü ittifak kuruyor. İşte bunlara karşı Rusya, Çin ve Kuzey Kore. Biri zati dünyanın en büyük iktisadı, oburu en büyük askeri güçlerinden birisi. Kuzey Kore’nin de nükleer gücü var. Baş edebilirseniz edin.”
‘Trump’ın ikinci dönemi olsaydı, Kim Jong Un’u Beyaz Saray’da bile görebilirdik’
ABD’nin Hint-Pasifik doktrininin çöktüğünü kaydeden Adıbelli, öte yandan Putin’in bu anlaşma vesilesiyle Donald Trump’ın mümkün ikinci başkanlık döneminde ABD ile Kuzey Kore yakınlaşmasının önüne geçilmiş olabileceğini de dile getirdi:
Yolcu Uçağının Kalkış Sırasında Tekerleği Koptu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.