DOLAR

32,8923$% 0.11

EURO

35,6362% 0.12

GRAM ALTIN

2.504,78%0,34

ÇEYREK ALTIN

4.065,00%0,24

TAM ALTIN

16.284,00%0,26

ONS

2.367,83%0,19

BİST100

10.796,57%-0,62

Öğle Vakti a 13:14
Bursa AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Yer Edinmenin Soru Hali: ‘Şu An Saat Kaç?’

ad826x90

Halil Yörükoğlu, 2017 yılında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate bedel bulunduktan sonra yükselen bir ivmeyle edebiyat yolculuğuna devam eden bir yazar. İlk kitabı ‘Kaçış Rampası’, 2020 yılında Sel Yayınları tarafından, ikinci kitabı ‘Keşke Yüzüme Baksanız’, 2022 yılında İletişim Yayınları tarafından okurla buluştu. Yörükoğklu’nun son kitabı ‘Şu An Saat Kaç?’ ise 2024 yılında yine İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Yörükoğlu, dört yıl içinde etkisi birbirinden farklı olan üç kitap yayımlayarak edebiyattaki yerini sağlamlaştırdı ve kendisine bir okur kitlesi yarattı. Bu kadar kısa bir sürede bunun önemli bir edinim olduğunu düşünüyorum. Halil Yörükoğlu, anlatmak istediklerini dramatize etmeden anlatan bir yazar. Bu manada hikayelerinde sakinlik hakim diyebiliriz. Bağırmadan, yavaşça yazıyor.

‘BURADA ÖLÜNCE NE OLACAK SANKİ?’
“İnsan iyi bir cümleyi duymaktan bıkmıyor belli ki” (s.9) diyor Halil Yörükoğlu ‘Şu An Saat Kaç?’ ismini verdiği son kitabında. İnsan bazen daima aynı cümleyi duymak istiyor tahminen de. Kulağa tanıdık gelen, alışılmış bir cümle. Bilinenin korunaklı alanı. Özellikle yerinden yurdundan uzakta olanlar için tek bir cümle yer-yurt oluyordur kim bilir. Zira zor kendine yeni baştan başka bir yerde ev kurmak için çabalamak. Yeni bir dile, yeni bir ülkeye kendini rahatça bırakmak. Aşina olmayanın tekinsizliği, kişiyi bulunduğu yerden yabancılaştırabilir. Bu nedenle zati yabancı olunan bir yerde duyulan alışılmış bir çift kelamın etkisi kişiyi yine o bilindik olana, güvenli alana götürebilir. ‘Mavi Kuyumculuk’ isimli hikayesinde kuyumcu olan karakter “Ama insan yine gidip aynı olmasa da aynı eşyalardan yeniden alıyor kendine” (s.49) derken bu alışılmış olana sığınma ihtiyacını da dile getirmiş oluyor. Kendisi de yıllardır Amerika’da yaşayan Yörükoğlu Yük Edebiyat’ta yayımladığı ‘Amerika Günlükleri’nde şöyle diyor; “İlk hangi sabah vazgeçtim çay içmekten. İlk hangi sabah kahvesiz yapamadım” (Yörükoğlu, 2024:27). Yeni bir yere alışmayı epeyce vurucu şekilde özetleyen bir cümle kuruyor yazar. Alışkanlıklardan vazgeçmenin bir mecburilik olmadığını ama yavaş yavaş ve hatta farkına bile varmadan değişimin gerçekleştiğini okuyoruz Yörükoğlu’nun kaleminden. Amerika’daki göçmenleri odağına aldığı ‘Şu An Saat Kaç?’ isimli kitabında da bu değişimi sakince sezdiriyor yazar. Hikayelerin sıralanışında dikkatimi çeken şey güya ilk hikayeden son hikayeye doğru bu değişimin ve alışmanın yavaş yavaş olduğunu okuyucuya vermiş olması. Başta biraz daha bocalayan karakterler görürken sona doğru artık kendine yer edinebilmiş karakterler görüyor üzereyiz. Bir başka ülkeyi eve dönüştürme gayretini okuyoruz hikayelerde. Sık sık aklımıza şu sorular geliyor: Ev neresidir? Doğduğun yer mi? Çalıştığın mı? Kendi kurduğun ya da? Bir yeri bize ev yapan temel neden nedir? Bir yeri ne zaman ev gibi hissederiz? Ev denilen yerden uzakta olmak sadece gideni etkileyen bir durum değildir, artta bırakılan şahıslarda de bir arafta kalma durumu sezilir. Yörükoğlu bu durumu ‘Amerikalı’ hikayesinde epey güzel işliyor ve hikayenin bitiş cümlesiyle etkili bir şekilde anlatıyor: “Sana yaptığı evi kiraya vermiyordu, buradaki evi beğenmiş, orayı kiraya verecekmiş” (s.62). “Burada” ve “orada” olmanın/olamamanın nasıl bir arafta kalma hali olduğunu anlatıyor yazar bu tek cümleyle. Bıraktığın yer ne zaman artık evin değildir ya da yerleşmeye çalıştığın mesken ne zaman evin olur? Bazen dört duvardan ev olmaz da sokaklardan, caddelerden olur ya da biri bize ev olur. Tüm bu soruların yanıtları çok çeşitli. Alman filozof Martin Heidegger, 1946 yılında bir öngörüde bulunuyor ve diyor ki “yurtsuzluk dünyanın kaderi haline geliyor” (Heidegger, 2013:31). Günümüzde göçün çoğalmasıyla bir his olarak “yurtsuzluk” kendine sıkça yer buluyor. Bir yerden başka bir yere yerleşmek sadece “yer” ile ilgili bir durum değildir. Kültürün, lisanın, sosyal etrafın de değişmesidir. Toplumsalın, toplumsal sözleşme fikrinin dayandığı profesyonel, ideolojik, kimliksel “meskene bağlılık” vaktini doldurmuştur (Maffesoli, 2011, s.13). Bir meskene bağlı olmama durumu da şahısta köksüzlük hissini yaşatır. Şu An Saat Kaç?, Halil Yörükoğlu, 111 syf., İletişim Yayınları, 2024. Halil Yörükoğlu’nun ‘Şu An Saat Kaç’ isimli kitabındaki karakterlerin birçoğunun geri dönme gibi bir niyetleri olduğunu görmüyoruz. Dünya üzerinde göçmenlik aslında tam da bu noktada ilerliyor. Çalışıp para kazanılıp eve dönme umudu taşıyan bir göçmenlik yok artık. Çeşitli sebeplerle ülkesinden ayrılanlar gittikleri ülkede kendilerine yer edinme çabasındalar. Bazıları dönüşün imkansızlığının farkındalar, bazıları ise artık farklı bir yaşam hayali kuruyor. Ama ortak nokta geri dönme niyetinin olmaması. Halil Yörükoğlu’nun hikayelerinde de bunu görüyoruz. Bu manada önemli bir noktayı vurguluyor yazar. Yine de arada kalma durumundan kurtulunamıyor birçok zaman. İnsan bir yere ait olmayı, bir yeri olmasını istiyor kuşkusuz. Ve sonra insan şu soruyu soruyor tahminen de “Burada ölünce ne olacak sanki?” (s.26). Ve sonra şöyle devam ediliyor; “Neden oğlum ne alakası var, İzmir’de İstanbul’da Yahudi mezarlığı yok mu, burada da Müslüman mezarlığı var işte”. Buna karşılık olarak ise “buralı” olamayan bir cevap geliyor; “Onlar İstanbullu ya da hangi kentteyse oralı. Bizimle ne alakası var, biz Amerikalı mıyız?” Evden uzaktayken düşünülen sadece yaşam değil, sonrası da oluyor.

HEM ‘BURADA’ HEM ‘ORADA’ OLMA DURUMU
Kitapta hikayeler doğal bir akış içinde ilerliyor. Karakterler üzerinde göç etmenin, göçmenliğin farklı bir boyutunu ele alıyor Yörükoğlu. Bunu yaparken de tatlı bir espri anlayışı katıyor. Bu muharririn genel tutumu aslında. İlk iki kitabında ya da yayımlanan diğer hikayelerinde benzer bir yaklaşımı görüyoruz. Bazen çok duygusal olabilecek bir mevzuyu boğazda bir düğüm dudakta bir gülümseme ile okutuyor okuyucuya. ‘Güvercin’ isimli hikayesinde şöyle bir cümle kuruyor karakterlerden biri, “Şu vatandaşlığı alalım, sonra ne yapıyorsan yap” (s.13). Buradaki tedirginliği, şimdi kabul görmemiş olmayı ve onun telaşını okuyoruz tek cümleyle. Kitap boyunca göçmenliğin farklı yüzleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Vatandaşlık için yapılan formalite evlilikler, bir “komşu”nun iyi misin sorusuyla sulanan gözler, oturma izni almaya çalışanlar, içindeki hasretle savaşanlar, kendine yer edinmeye çabalayanlar ama en çok çalışanlar, ne olursa olsun çalışanlar. “Ne iş olsa yaparım” fikri bir yer edinmenin en büyük gereği olarak çıkıyor karşımıza. Göçerlik, ne kalkış ne de varış noktalarının sabit ya da belli olduğu bir hareket içerir. Göçerlik, daima değişime maruz kalan lisanda, tarihlerde ve kimliklerde ikamet etmeyi gerektirir (Chambers, 2014:17). Yörükoğlu’nun karakterleri de böyle bir ikamet etme halindedirler. Hem “burada” hem “orada” olma durumunun içindedirler. Kitaba ismini veren ‘Şu An Saat Kaç?’ sorusu da aslında tam bu noktaya dikkat çekiyor. Bu hem giden hem de kalan için aynı duyguyu doğurur.

Birini aramak istersin lakin saate bakman gerekir önce, ufak bir hesaplama. Git gide alışılır da buna. Akıcı ve sade bir lisanla kurduğu hikayelerinde özellikle küçük detaylardan yola çıktığını görüyoruz Yörükoğlu’nun. Bu artık onun yazım usulü olmuş diyebiliriz. Gün içinde gözümüzden kaçan şeyler Yörükoğlu’nun gözünden kaçmıyor. Ufak bir hareket, bir duygu ya da bir söz gelip hikayelerinin ana konusu olabiliyor. Bu detayları kaçırmayan hali ona kendi yerini de bulduruyor. Bazen kaçış yolu arayanlara bir yol gösteriyor, bazen yüzüne bakılmayanların yüzüne bakıyor ve bazen de soruyor: ‘Şu An Saat Kaç?’.

Kaynaklar
Chambers, I. (2014). Göç, Kültür, Kimlik, (İsmail Türkmen, Mehmet Beşikçi, Çev.), İstanbul: Detay Yayınları Heidegger, M. (2013). Hümanizm Üzerine, (Y. Örnek, Çev.) Ankara: Türkiye İdeoloji Kurumu Maffesoli, M. (2011). Göçebelik Üzerine İnsiyatik Başıboşluk. (M. E. Keskin, Çev.) İstanbul: Bağlam Yayıncılık. Yörükoğlu, H. (2024). Şu An Saat Kaç?, İstanbul: İletişim Yayınları Yörükoğlu, H.(2024). “İlk Neyi Özledim Ben Acaba”, Yük Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, S. 16, s.26-29

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Tesadüfen Odayı Keşfetti, Magmaya İlerliyor! 100 Milyon Dolar Her Şeyi Değiştirecek

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.